4 Mayıs 1847’de yirmi bir kişilik gruptan sağ kalan John Ferrier ve 5 yaşındaki Lucy, Sierra Blanco’nun eteklerinde açlık ve susuzluktan ölmeyi beklerken Nauvoo’dan Utah Vadisindeki Salt Lake City’ye giden, kendilerini Son Zaman Azizleri olarak adlandıran on bin kişilik Mormon grubu tarafından kurtarılır. İkilinin aralarına katılabilmesi için Mormon Lider Brigham Young tarafından öne sürülen tek şart onların inançlarını paylaşmalarıdır. Teklifi kabul eden Ferrier, kısa sürede yerleştikleri şehrin varlıklı, sevilen bir üyesi olmasına rağmen evliliğe yanaşmayı reddetmiştir. 17 yaşına gelen Lucy ise onu mutlak bir yaralanmadan kurtaran Avcı Jefferson Hope’a âşıktır. Ferrier, evlatlığının bu becerikli genç adamla evlenecek olmasından dolayı mutlu olsa da Mormon Kitabının 13. kuralı olan gentileyle (Mormon olmayan) evlenme yasağı nedeniyle İntikam Melekleri adıyla örgütlenen Danitlerin öfkesine maruz kalmaktan korkmaktadır. Young da Ferrier’e Lucy’nin, ihtiyar Enoch Drebber’in yedi karısı olan oğluyla ya da dört karısı olan Joseph Stangerson’la evlenmeyi seçmesi için otuz gün mühlet vermiştir. Ne yapacağını bilemeyen ve durumu kızından saklayan çaresiz adam, sürenin bitmesine iki gün kala Lucy’le birlikte Hope tarafından şehirden uzaklaştırılır ancak onları beslemek için çıktığı kısa avdan dönen Hope, İhtiyar Ferrier’in Stangerson tarafından öldürüldüğünü ve Lucy’nin de Enoch Jr. Drebber’le evlendirilmek üzere kaçırıldığını öğrenir. Ancak Lucy bu acıya katlanamaz ve bir ay içinde ölür. Hope da âşık olduğu kadının alyansını alıp intikam ateşiyle yanarak ortalıktan kaybolur.
John H. Watson, 1878’de Londra Üniversitesi’nden Tıp Doktoru olarak mezun olmasının ardından Netley’de ordu doktorları için gerekli eğitimi almış ve Northumberland 5. Hafif Piyade Tugayı’nda Yardımcı Cerrah olarak göreve başlamıştır. İkinci Afgan Savaşı’nın patlak vermesiyle gönderildiği Berkshires Alayında omzundan vurulunca Peşaver Askeri Üs Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından taburcu edilmek üzereyken yakalandığı tifo, genç doktoru aylarca yatağa bağlar. Nekahet dönemindeki hali göz önüne alınarak da sağlık kurulu tarafından dokuz aylığına İngiltere’ye dönmesine karar verilir. Londra’da günlük on bir şilin altı penilik gelirle yaşamakta zorlanan Doktor Watson, bir zamanlar St Bartholomew Hastanesi’nde stajyeri olan Stamford sayesinde kimya laboratuvarında çalışan, aynı zamanda danışman dedektif olan Sherlock Holmes’la tanışır ve ikili, Baker Sokağı, 221B’deki evi paylaşmaya karar verir. Ev arkadaşını sinir bozucu düzeyde sıra dışı ve garip bulan Watson, bir gün Holmes’in Scotland Yard dedektiflerinden Tobias Gregson’dan, Brixton Yolu üzerindeki Lauriston Gardens 3 Numarada bir erkek cesedinin bulunduğunu ve konu hakkında yardıma ihtiyaç duyduğunu belirten bir mektup almasına şahit olur. Sherlock, olay çözümlendiğinde tüm takdiri Gregson’un ve meslektaşı Lestrade’nin toplayacağını düşünse de merakına yenik düşer ve Watson’u da yanına alarak olay yerine gider. Sherlock’un evin önüne gelir gelmez yaptığı ilk incelemede gözüne ayak ve nal izleri takılır. Yemek odasında yüzünde dehşet ifadesiyle yatan cesedin etrafında ise maktul Cleveland’lı Enoch Jr. Drebber’e ait olmayan kan damlalarının olduğunu fark eder. Morga götürülmek üzere kaldırıldığında ise talihsiz adamın üzerinden bir kadın alyansı düşer. Lestrade de kanla yazılan “rache” yazısına dikkat çeker. Sherlock bu kelimenin Almanca “intikam” anlamına geldiğini söyler ve Watson’la cesedi bulan polis memuru John Rance ile görüşmek üzere Audley Court’e gider. Rance, 3 Numaralı evin boş olduğunu bildiğinden içeriden gelen ışıktan şüphelenmiş ve cesedi bu sayede bulmuştur. Ancak kapının yakınlarında sarhoş taklidi yapan adamın katil zanlısı olduğundan habersiz gitmesine izin vermiştir. Sherlock, zanlıyı yakalamak için en uygun yolun yüzüğü kullanmak olduğuna karar verir ve akşam gazetesinin bulunanlar sütununa, Brixton Yolu’nda White Hart tavernasıyla Holland Grove arasındaki yolda altın bir alyans kaybedenin Baker Sokağı, 221B’e başvurması söyleyen bir ilan verir. İlan için beklendiği gibi zanlı değil isminin Sawyer olduğunu söyleyen yaşlı bir kadın gelince Sherlock, kadının onu aradığı kişiye götüreceğini umarak onu takip eder ancak elinden kaçırır. Sherlock, bunun üzerine dilenci çocuklardan oluşan bir grubu, olay yerinde gördüğü nal izlerinden yol çıkarak tespit ettiği eskimiş üç ve sağ ön bacağında yeni bir nal olan bir atın çektiği arabayı bulmaları için görevlendirir. Drebber’ın şapkasının etiketinden yola çıkarak kaldığı yeri öğrenen Gregson da öldürülmeden bir gün önce Drebber’in Charpentier Pansiyonunun sahibinin kızı Alice’ye sarkıntılık yapması sonucu ağabeyi Kraliyet Donanmasında teğmen olan Arthur Charpentier tarafından sopayla dövüldüğünü öğrenmiş ve adamı tutuklamıştır. Ancak katil Arthur değildir çünkü Drebber’in sekreteri Joseph Stangerson’un cesedi, üzerinde “rache” yazısıyla o sabah altı sularında Halliday’s Oteli’nde bulunmuştur. Gregson ve Lestrade, bu arapsaçına dönen olay karşısında elleri kolları bağlı düşünürken dilenci çocukların lideri Wiggins, Sherlock’a aradığı arabacının geldiğini bildirir ve Sherlock, dedektiflerin şaşkın bakışları arasında katil arabacı Jefferson Hope’u kelepçeler.
1887’de Beeton’s Christmas Annual dergisinde yayımlanan ve ilk Sherlock Holmes macerası olan Kızıl Dosya’da okurlar Cerrah Joseph Bell’den esinlenerek oluşturulan ünlü dedektif Sherlock Holmes ile ev arkadaşı ve zamanla yakın dostu olacak olan Doktor Watson ile tanışır ve bu tanışıklık 4 roman ve 56 hikâye boyunca devam eder. Sir Arthur Conan Doyle romana bu ismi seçmesinin nedeni Holmes karakteri vasıtasıyla şu şekilde aktarmıştır: “Kızıl dosya, ha! Biraz sanat jargonu kullanmamızdan bir şey çıkmaz. Cinayetin kızıl ipliği, hayatın renksiz yumağının içine karışmış ve bizim görevimiz bunu belirlemek, açığa çıkarmak ve her santimetresini ortaya dökmek.”