İnternet Kullanımı ve Bağımlılık
Günümüzde internet; telefon, tablet ve bilgisayarlar aracılığıyla hayatımızın her alanına girmiş bulunmaktadır. Faydaları ve zararları hem toplumumuzda hem de akademik olarak oldukça tartışılan bir konu olarak yıllardır süregelmiştir. Şüphesiz ki doğru kullanımı ile birlikte sayısız yarara sahip olduğunu söyleyebiliyoruz. Madalyonun diğer yüzü ise tam bir hüsran olabilmektedir. Evlerimizde çocuklarımızı kontrolsüz bir şekilde internet kullanımına teşvik ediyor olabiliriz. Hatta daha da kötüsü internet cafelerde yalnız başlarına saatlerce vakit geçirmelerine de izin veriyor olabiliriz. Çocukların kontrolsüz bir şekilde internet kullanımı sırasında birçok zararlı içerik ile karşılaşmaları söz konusu olabilmektedir. Şiddet içerikli oyunlar, yaşlarına uygun olmayan sitelerde bulunmaları, kötü niyetli yetişkinlerin erişim sağlayabileceği sitelere ulaşmaları, pornografik sitelere kolay erişim sağlamaları, ekonomik yönden telefon ve alışveriş faturası gibi zararları olması, zaman kaybına neden olması, internetin aile içi çatışmalara sebep olması, çocuğun kendini olduğundan farklı göstererek kimlik kargaşası yaşamasına neden olması, bağımlılık yaratması ve uygun olmayan rol modellerle karşılaşmaları sayılabilecek tehlikelerden yalnızca bir kaçıdır.
Yapılan araştırmalar ilköğretim çağındaki ebeveynlerin internet kullanımı konusunda yeterince bilinçli olmayıp ve tehlikelerin farkında olamamakla birlikte internet kullanımının akademik başarıyı arttırdığına inanmaktadırlar.
5-6 yaş aralığındaki çocuklar internet kullanımı için temel becerilere erişmiştir. Klavye ve fare kullanımı için ince motor becerileri gelişmiştir denebilir. 7-8 yaş aralığındaki çocuklar kolaylıkla güvenmeye eğilimli oldukları ve genellikle otoriteyi sorgulamadıkları için internetin tehlikelerinden kolaylıkla etkilenebilirler.
Sınırsız bir evren sunan internetin zararlarından çocuklarımızı korumak için alınabilecek birden çok önlem de mevcuttur. Evdeki bilgisayarın tüm aile bireylerinin ortak kullanım alanlarına yerleştirilmesi böylece çocuğun bilgisayarı kontrolsüz kullanımına engel olunması. Ailedeki yetişkinlerin internet kullanımında iyi birer model olması. Çocuğun internet kullanımı konusundaki eğim ve tutumuna bakılmalı, çocuğun sosyal hayatı, arkadaşlık ilişkileri, fiziksel aktivite düzeyi ve akademik başarısının internet kullanımından etkilenip etkilenilmediği iyi gözlenmeli. İnternet kullanımını yasaklamak yerine çocuğun internet kullanımına ayırdığı vakti yine çocukla tartışıp bir uzlaşmaya varılması. Çocuğun internet kullanımı sırasında gezindiği sitelerin takibinin yapılması ve uygulamalar sayesinde belli sitelere erişiminin kısıtlanması. Öğretmenler ve uzmanlardan yardım alarak sınırların kuralların çocuğun eşliğinde belirlenmesi ve olası tehlikeler ile ilgili gelişim düzeyine uygun olarak çocuğun bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Tabi ki her önlem yalnızca çocuğunuzla ilgili değildir. Biz yetişkinler de çağımızın gerçeklerini göz ardı etmeden çocuğumuz ile ilgili ortak paylaşım noktaları geliştirmeliyiz. Örneğin yazı yazma etkinlikleri yaparak birbirinize imla ve yazım hatalarıyla ilgi dönütler verebilir, çocuğunuzla beraber bir bilgisayar oyunu oynayıp ortak kaliteli zaman geçirebilir, çocuğunuzla ortak e posta hesabı açıp yönetimini birlikte yapabilir, bugün internetten öğrendiklerim temalı bir pano hazırlayıp evde aile bireyleriyle birbirinize sunabilir, çocuğunuzun araştırma ödevine internet kullanımı konusunda yardımcı olabilir, aile albümü oluşturabilir, çocuğunuzla birlikte farklı sohbet odalarını deneyerek en uygununu hem siz hem de çocuğunuz için seçebilirsiniz. Çocuğunuz ile beraber sağlıklı internet kullanımına dair öneriler de tıpkı internetin sunduğu fırsatlar gibi sonsuz olabilir. Önemli olan sizlerin elinizdeki imkanlar doğrultusunda çocuğunuz için en güvenli ama en işlevsel yolları seçiyor olmanızdır.
Teknoloji bağımlılığı teknolojinin gelişimi ve evlere girmesiyle birlikte literatürde yerini almıştır. İnternet bağımlılığı bu bağımlılık türünün en yaygın alt türü olarak görülmektedir. İnternet bağımlılığı kişilerin zamanlarının oldukça büyük bir kısmını internette geçirmeleri, bedensel, bilişsel ve psikolojik olarak zarar görmeleri ve sosyal ilişkilerinde bozulmalar yaşamaları gibi daha birçok soruna yol açmaktadır.
Psikolojik olarak yalnızlık, yalıtılmış, öfke, özgüven problemleri ve depresyon en yaygın gözlemlenen semptomlardandır. Kişi gerçek sosyal ilişkiler yerine sanal ilişkileri tercih etmeye başlar çünkü kendisini en iyi sanal ortamda gizleyebilmektedir. Oysa bu gizlenme ve farklılaşma durumu bir süre sonra kendine yabancılaşmaya ve kimlik karmaşasına kadar gidebilmektedir.
İnternete ulaşım sağlanamadığı durumlarda kişilerde yoksunluk belirtileri gözlemlenmektedir. İnternet bağımlısı kişiler akıllarından internette olmayı çıkaramamakta ve fark etmeden de olsa kendilerini internette bulmaktadırlar. İnternette olduklarında zamana dair bilinç adeta kaybedilmektedir. İnternet kullanımlarının fazla olduklarının çoğu zaman farkındadırlar fakat işlevselliklerini bozacak düzeyde kendilerine engel olamamaktadırlar.
Oyun bağımlılığı ise ilişkili bir diğer bozukluktur. Daha çok çocuklarda ve ergenlerde gözlemlenmektedir. Oyun oynama süresinin kontrol edilememesi, zaman kavramının kaybı, diğer etkinliklere ilginin kaybı ve temel ihtiyaçların aksatılması kadar belirtiler ileriye gidebilmektedir. Bu kişilerin sıklıkla sosyal, akademik, iş ve özel hayatları olumsuz etkilenmektedir.
Oyun bağımlılığına sahip bireylerde obsesif ve agresif davranışlar, oyuncularda makineleşme ve şiddet belirtileri, duyguların azalması, kişilikte farklılaşmalar, hiperaktivite, öğrenme bozuklukları, fiziksel bozukluklar, sabit duruştan kaynaklı sağlık problemleri, görme kaybı, zihinsel işlevlerde yavaşlama ve bozulma, hayal ve gerçek arasında karmaşa yaşama vb. sorunlar ortaya çıkmaktadır.
İnternet ve oyun bağımlılığın ortaya çıkmasındaki nedenler oldukça çeşitli olmakla birlikte en bilindik olanları şu şekildedir: İnternetin erişilebilirliğinin artması ve evlere girmesiyle birlikte zamanı değerlendirme kavramı yeni bir boyut kazanmış ve gündelik sohbetler bile internet ile ilgili olmaya başlamıştır. Bireyler de bu faktörlere erişmek ihtiyacı içinde hissetmektedir.
Oyun ve internet beyinde dopamin hormonunun salgılanmasına neden olur. Haz duygusu arttıkça birey daha fazla internet ve oyuna bağımlı hale gelir. Fakat unutulmamalıdır ki haz duygusu geliştirmenin tek yolu internetten geçmemektedir. Dostlarımızla ve ailemizle içeceğimiz kahve, edeceğimiz sohbet, oynayabileceğimiz kutu oyunları, kelime oyunları, kendimize ayırdığımız film, kitap gibi etkinlikler içeren hoş vakitler, hobiler, değişik güzergahlarda yürüyüşler, egzersizler de haz duygusunun gelişmesine yarayan sağlıklı ve kişiyi geliştiren aktivitelerdir.
Ruhsal olarak ise oyun bağımlılığı geliştiren bireylerin genelde yaşamından memnuniyetsiz, özgüvensiz, yalnız ve kendilerini değersiz gören ifade etmekten çekinen bireyler oldukları gözlemlenmiştir. Bu bireyler kendilerini değerli hissedecekleri bir sanal ortam yaratmışlardır. Oysa daha en başta yapılabilecek pek çok şey vardır. Kişinin yaşına bağlı olarak çeşitli aktivitelere, sosyal ortamlara ve psikolojik yardım almaya kişi yönlendirilmelidir.
İnternet ve oyun bağımlılığı kulağa zararsız gelse de kişiler için öngörülemez sayıda tehlike içermektedir. Ölüme kadar gidebilen bu yolda alınacak önlemler ve gerçekleştirilebilecek tedaviler mevcuttur. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi alınabilecek pek çok önlem vardır. Önlem alınmakta gecikildiyse ve kişi bağımlılık belirtileri gösteriyorsa hemen bir uzmandan yardım almak oldukça mühimdir.
İLGİLİ KİTAPLAR
İNTERNET BAĞIMLILIĞI: İnternetin Psikolojisini Anlamak ve Bağımlılıkla Başa Çıkmak- Kültegin ÖGEL
Nedir internet? Görmeden bakmak, seslenmeden konuşmak, yorulmadan sevişmektir internet. İnternet daldan dala atlamak, varken yok olabilmektir. Seçmektir. Dokunmadan, koklamadan sevebilmektir. İnternet hayattan kaçmaktır. Başka bir boyut, başka bir âlemdir. Bir âlemin klavyeye sığmış halidir. İnternet gelişimdir, bilimdir, özgürlüktür. Oyundur, iştir, gezidir, kitaptır, aşktır, bankadır, gazetedir, defterdir. İnternet bazen hastalıktır...Facebook nasıl hayatımız oluyor? Neden oyunların başından kalkmıyor, e-postalarımıza bakmadan duramıyoruz? Neden "chat" yaparken küfrediyor, başka kimliklerle diğerlerini ve kendimizi aldatıyoruz? Bilgisayar teknolojisi insan hayatına girdiğinden ve internet toplumda yaygınlaştığından beri artık başka bir çağda yaşıyoruz.
Diğer teknolojiler de hayatı etkiledi, ama internet tüm toplumsal yapıyı değiştirdi. Bununla birlikte insanın doğasında da değişimler yarattı. "Sanalizm" adını verebileceğimiz bir çağ, "sanalist" adını verebileceğimiz takipçileri ve onların bir yaşam tarzı oluştu. Sanalizm kendi hastalıklarını da yarattı: İnternet ve bilgisayar bağımlılığı!
Hazdan Bağımlılığa- Tayfun Uzbay
Bağımlılık insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Bağımlılık yapan tüm eylem ve nesnelerin ortak özelliği haz verici olmalarıdır. İnsani hazların tümü evrenseldir ve haz veren her şey bağımlılık yapabilir. İnsanlar sadece çeşitli maddelere bağımlı olmazlar. Kumar, alışveriş, çeşitli gıdalar, seks, internet ve medya gibi insanların dikkatini çeken, veya kullanmaktan hoşlandıkları birçok nesne ve yapmaktan hoşlandıkları eylem de bağımlılığa yol açabilir. Bu kitapta karmaşık ve bilimin farklı alanlarını ilgilendiren bir olgu olarak gelecekte de sorun olmaya devam edecek gibi görünen bağımlılık, tüm yönleriyle anlaşılır bir şekilde ele alınmaya çalışılmış ve her zaman gerek toplum gerekse medya için önemli bir ilgi odağı olan bağımlılık hakkında yanlış anlamalara neden olan bazı inanış ve yanlış değerlendirmelerin düzeltilmesi ve okuyucunun aydınlatılması amaçlanmıştır.
İnternet Bağımlılığı Sorunlar ve Çözümleri- Melek Kalkan
21. yüzyılı tanımlayan en güçlü olgulardan biri olarak internet, teknolojik gelişimin tarihinde sıklıkla rastladığımız bir ikilemle bizleri karşı karşıya bırakıyor: gelişimin kazanımları ve tehlikeli düzeydeki olumsuzlukları arasındaki denge. Doç Dr Melek Kalkan ve Yrd. Doç Dr Canani Kaygusuz editörlüğünde yayına hazırlanan eser, internet bağımlılığını farklı boyutlarıyla ele alan akademisyenler ve uzmanların konu hakkındaki görüşlerini ve araştırmalarını içeriyor.
Psikoterapide İnternet Bağımlılığı- Daria J. Kuss
Dijital çağda her birimiz vaktimizin çok daha büyük bir kısmını sanal evrende geçirir hale geldik. Kimi zaman mesleki mecburiyetler, kimi zaman sanal ortamda sosyalleşmenin karşı konulmaz cazibesi, kimi zaman ise eğlence amaçlı popüler aktiviteler bizi internet dünyasının içine doğru çekiyor; her yaştan insana yeni imkânlar ve seçenekler sunuyor. Ancak madalyonun diğer yüzü bu denli ışıltılı değil. Hızla artan internet bağımlılığı günümüz insanı için riskleri ve tehditleri beraberinde getiriyor. Psikolog-akademisyen Kuss ve Griffiths, bizleri internet bağımlılığının biçimleri, nedenleri ve riskleri üzerine ilginç bir yolculuğa çıkarıyorlar. Yazarlar, internet bağımlılığının tıpkı diğer bağımlılıklar gibi insan vücudunda ve davranışlarında yaptığı değişimi ustalıkla gözler önüne seriyorlar. Çevrimiçi oyun ve kumar bağımlılığı başta olmak üzere yaygın internet bağımlılığı türlerini cinsiyet, yaş ve meslek grupları gibi farklı kategorileri dikkate alarak inceliyorlar. Her ne kadar internet bağımlılığı tedavisi konusunda bugünkü bilgimiz kısıtlı olsa da yazarlar bu sorunu uluslararası ölçekte 20 farklı terapistin deneyimlerine odaklanarak aşmayı deniyor.
Ekran Bağımlılığı- George T. Lynn
Balık suyu soluduğunu bilmez. Bizler de anne babalar, çocuklar ve genç yetişkinler olarak tıpkı balıklar gibi dijital bir dünyanın akvaryumunda yüzüyoruz. Modern ebeveynler olarak içinde *yüzmeye* çalıştığımız dijital ortamın bizi nasıl içine aldığını ve iyi bir ebeveyn olma hakkındaki inançlarımızı ve beklentilerimizi nasıl şekillendirdiğini anlamamız çok zor. Tıpkı çocukların ve genç yetişkinlerin bu dijital ortamdan uzak kalmasının zor olduğu gibi…
Dijital cihazların büyülediği çocuklar çevrelerindeki dünyayı araştıramaz ve onunla temas haline geçemezler. Bu temas olmazsa çocuklar karşılaştıkları sıkıntılarla başa çıkamazlar. Bu da kişiliklerinin gelişmesi için gereken tecrübe ve güven duygusunun eksik kalmasına neden olur. Peki ne yapacağız? Ekran bağımlılığı, hapsolduğumuz dijital çağda değişimi arayan ebeveynler için açık ve etkili stratejiler sunarak aile içindeki emniyeti ve iletişimi yeniden sağlamanın yollarını anlatıyor; çocukların ve gençlerin uzak kalamayacağı bir dünyada sağlıklı bir şekilde nasıl yol alacaklarının ipuçlarını veriyor.
İLGİLİ FİLMLER
Black Mirror: Nosedive (2016)
Özgüveni olmayan ofis çalışanı Lacie, küçük tatlı, şirin, mutlu görünen ama aslında sıkıcı, obsesif ve kabuslarıyla dolu bir dünyada yaşar. Lacie’nin eski arkadaşı Naomi sosyetenin elitlerinden biridir, ve Lacie bu küçük sıkıcı dünyasından kurtulmak için Naomi’nin cemiyetine katılmaya çalışır.
Sanal Hayatlar (Disconnect) (2012)
Hayatı olmadığınız yerlerde de yaşamanın sonuçları nelerdir? İnternetin bize sağladığı özgürlük müdür, tutsaklık mı? Henry-Alex Rubin´in bu ilk uzun metrajlı kurmaca filmi, sinsice iç içe geçen bir dizi sürükleyici öykü eşliğinde internetin günlük hayatımıza etkisini anlatıyor ve bizi unutulmayacak karakterlerle tanıştırıyor: kimlik hırsızlığı kurbanı gergin çift, sanal zorbalık yapan oğluyla uğraşan eski polis, oğulları intihara kalkışan sevgi dolu anne-baba, yetişkin sitelerde internet kamerası hep açık hırslı TV muhabiri.
Nerve (2016)
Lise son sınıf öğrencisi Vee Nerve adlı, doğruluk cesaret oyununun sadece cesaret kısmının yer aldığı bir sanal gerçeklik oyununa katılır. Ancak zaman geçtikçe iş oyun olmaktan çıkar, nitekim hareketlerinin oyunun “izleyenleri” tarafından manipüle edildiğini fark edecektir.
Ingrid Goes West (2017)
Psikolojik olarak rahatsız bir kadın olan Ingrid Thorburn sürekli olarak saplantılarıyla başa çıkmak zorundadır. Yeni edindiği saplantısı ise Taylor Sloane’dur. Taylor bir sosyal medya ünlüsüdür ve görünüşte mükemmel bir hayatı var gibidir. Ancak Ingrid bütün hayatını geride bırakıp Taylor’la arkadaş olmak için Batıya gittiğinde tavırları neşeliden kendini sorgulamaya doğru keskin bir dönüş geçirecektir.
Social Dilemma (2020)
Netflix’in belgeseli yayınlandığında oldukça ses getirmiştir. Twitter’dan Google’a birçok internet sitesinin ve uygulamasının yaratıcılarının konuşmacı olduğu belgeselde sosyal platformların hayatlarımızı ve beyinlerimizi nasıl ele geçirdiği bizleri nasıl yönettiği, toplumları nasıl etkilediğine ışık tutan başarılı bir belgesel.
KAYNAKÇA
Ögel, K. (2012). İnternet bağımlılığı, internetin psikolojisini anlamak ve bağımlılıkla başa çıkmak. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 47-60.
Türküm, A. S. (2008). İnternet ve çocuk, İnternet bağımlılığı. E. Ceyhan (Ed.). Okulun ilk yıllarında bilişsel gelişim içinde (s.316-319). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Yorumlar