I. İlk Sevgi, 1890 yılında basılan bu romanda yazar Tanzimat dönemi eserlerinde de çokça görülen ve eleştirilen evli ve çocuklu bir kadının yasak ilişki yaşaması sonucu düşmüş olduğu durumu anlatmaktadır. Nadire ile Nedim adlı baş karakterlerinin daha gençken yaşadığı aşktan sonra seneler sonra tekrar karşılaşırlar. Sürekli değişken karaktere sahip ,sadakatsiz ve tutkuların peşinden koşan Nedim ,Nadire’yi kendi yönüne doğru çekmek ister. Bunu da bir bohçacı kadını Nadire’ye yollayarak yapar. Ona aşkından bahsetmesini ister. Nadire , Nedim’e inanır. Hiç kocasını ve çocuğunu düşünmez. Nadire’nin bu davranışının sonucunda kocası intihar eder. Çocuğu babasız, kalır. Yazar olay örgüsüne müdahale etmesi ve karakterlerin gelecekleri hakkında okura bilgi vermesi bizlere Ahmet Mithat Efendi’yi anımsatmaktadır. İstanbul’un semtlerini ,mekanlarını tasvir etmesi ayrıca Nadire karakteri üzerinden bizlere iyi bir eş ve anne rolünün kıymetini de hatırlatmaktadır.
II. Meyl-i Dil,1891 yılında ilk baskısı yapılan bu kısa romanda ise, meşru olmayan ilişkileri konu edinir. Babası tarafından Şadi’ye emanet edilen Perver ,Şadi ile aşk yaşar. Daha sonra Şadi karakteri Perver’e ihanet ederek Dilber ile ilişki yaşar. Dilber ise altı yıldır birlikte olduğu kumar bağımlısı Emin adında bir sevgilisi vardır. Dilber de zaten zevkine düşkün bir kadın. Dilber ayrıca tuzağa düşürdüğü adamların paralarıyla kumar oynar. Daha sonra frengi hastalığına yakalanır. Şadi’ye de bulaştırır ama bunu bir müddet saklar. Perver ise Şadi’yi unutmaya çalışırken Emin ile tanışır. Emin evlilik teklifi eder. Ama o sırada zaten Perver hamiledir. Ahlakı bozulan Perver yaşadığı o kadar acıdan sonra intihar eder. Şadi ise o kadar kandırılmanın acısıyla Dilber ile Emini öldürür. Daha sonra aklını kaybedip penceren atlar. Uzunca ilkbahar betimlemesiyle başlanılan bu romanda asıl ana düşünce ahlaki yozlaşmaya karşı uyarma, kötü eylemlerin sonuçlarını biz okurlara anlatılmaktadır.
III. Nakam, bu romanında ise tecrübe sahibi olmayan bir gencin , kötü yola düşmüş bir kadın tarafından hayatının mahvedilmesi sonucu gencin intihar etmesi daha sonra da kadının vicdan azabından ölmesini konu ediniyor.
IV. Asker Oğlu ,Savaş yıllarında orduya asker olarak giden Yusuf’un, karısının ve annesinin yaşamış olduğu sıkıntıları konu ediniyor.
V. Belki Ben Aldanıyorum, 1909 yılında yayımlanan bu kısa romanda gayri meşru ilişki sonucu aile kurumunun yıpratıldığı bir durumdan bahsedilmektedir.
Değerlendirme
Ahmet Rasim bir zaman kalemiyle bir devri dolduran isimlerden iken şimdilerde kütüphane kataloglarında dergi-gazete sayfalarında kalarak unutuluşa terk ettiğimiz yazarlardandır. Yazar hayatı boyunca Türk toplumunun modernleşme sürecine tanıklık etmiş, dikkatini modernleşmenin yanı sıra geleneksel ve mahalli hayata da fazlasıyla yöneltmiştir. Yazar elli yılı aşkın bir süre devam eden gazetecilik hayatının yanı sıra roman, hikaye ,hatıra ,mensur ve manzum şiir, tarih, fıkra, makale, seyahat, monografi gibi çok değişik tür ve alanlarda eserler vermiştir. Bu ciltte de yazarın ilk dönem eserlerinden İlk Sevgi, Meyl-i Dil, Nakam, Asker Oğlu ve Belki Ben Aldanıyorum adlı romanları yer almaktadır. Dili ağırdır. Fakat sözcüklerin ve ibareler için alternatifi ve bugün kullanımdan düşmüş kelime veya tamlamaların bugünkü karşılıklarını köşeli parantez içinde gösterilmiştir. Orijinalliği korumaları oldukça güzel olmuş. Keyifli okumalar dilerim.
gerçekten de öyle sizin de dediğiniz gibi unutuluşa terk ettiğimiz yazarlardan hiç hak etmiyor unutulmayı.
19-05-2024 14:00
ahmet rasim ve ona benzer değerli yazarlarımızın eserlerini daha çok yorumlamanız gerekir.
25-05-2024 11:31
okunmayı sonuna kadar hak eden bir eser.
04-06-2024 14:01
şu an ki izlediğimiz dizilerden daha iyi senaryo çıkar bu kitaptan.
08-10-2024 23:07
ayrıntılı gözlemleri, ince mizah anlayışı ve samimi üslubu ile istanbul'un yaşayış biçimi, örf, adet ve geleneklerini samimi bir üslupla bizlere aktararak edebiyatımızda sohbet ve hatıra yazarı olarak tanınmıştır.