Hiç Kimse Sıradan Değildir

Hiç Kimse Sıradan Değildir - Markus Zusak

Puan Tablosu

YazarOkur'lar (7.8)	Editör (9)
Kitapevi (8)	Sosyal Medya

Hiç Kimse Sıradan Değildir Özet

Kokan bir köpeğin bakıcısı, pes etmeyen bir aşık, iskambil oyununa dördüncü, işe yaramaz bir evlat, fakir bir taksici... Tüm bunlar Ed'in sahip olduğu sıfatlardı. On dokuz yaşındaydı ve tek başarısı hâlâ hayatta olmasıydı. Bunun da ona bir katkısının olduğu söylenemezdi. En büyük zevki on yedi yaşındaki köpeği Kapıcı'yla kahve içmekti. Karşılık bulamasa da Audrey'e aşıktı. Marv ve Ritchie ile iskambil oynamayı seviyordu. Sıradan bir hayatı vardı ama Ed bundan şikayetçi değildi.

Hiç kimse böyle bir başkarakterin hayatını okumak istemeyeceği için Ed'in hayatı değişmeliydi. Bunun iyi bir değişim mi yoksa kötü bir değişim mi olduğuna kitabın sonunda siz okuyucular karar vereceksiniz. Şimdi olayların başladığı zamana gidelim:

Ed, Marv ile bankadaydı. Marv'ın hesabına para yatıracaklardı. En azından içeri adımlarını attıklarında amaçları bundan ibaretti. Şimdiyse bankada bir soygun oluyordu ve Marv hiç susmadan Ed ile tartışıyordu. Hırsızın ikisini öldürmemesi için hiçbir sebebi yoktu ama bunu yapmadı. Sadece Marv'ın arabasının anahtarlarını aldı ve paralarla birlikte gitti, giderken silahını düşürdü. Ed, programlanmış gibi kalktı, silahı aldı ve hırsızın peşinden gitti. Marv'ın arabası seçebileceği en yanlış arabaydı. Asla ilk denemede çalışmazdı. Bu yüzden Ed, onu yakalayabildi.

Kasaba, onu kahraman ilân etmişti, onun tam bir işe yaramaz olduğunu düşünen annesi bile oğluyla gurur duyduğunu söylemişti. Bu olaydan sonra Ed, sıradan hayatına tekrar dönmek üzereydi. Posta kutusuna o zarf bırakılmamış olsaydı bunu yapmıştı. Oturma odasına geçip zarfı açtı. Eline bir "karo ası" (eşkenara benzeyen) düştü. Üstünde üç tane adres yazılıydı. Başta karoyu atmayı düşündü ama bir şey ona engel oldu. Sonunda adreslere bir ziyaret düzenledi.

İlk olarak Edgar Caddesi'nden başladı. Karısına tecavüz eden bir adam vardı adreste. Zavallı kadın hem o adamla uğraşıyor hem de kızına bakıyordu. Ed, bu manzarayı görünce ne yapması gerektiğini anladı ama yapacak cesareti bulamadığı için sonraki adrese geçti.

Oradaki yaşlı bir kadındı. Çok yalnız görünüyordu. Bir pasta alıp onu ziyarete gitti. Adının Milla olduğunu öğrendiği kadın, Ed'i yıllar önce ölen kocası Jimmy zannetmişti. Ed'in bu adreste yapması gereken belliydi: Milla'yı mutlu etmek. Bu, onun için çok eğlenceli olmuştu. Edgar Caddesi'nden sonra böyle bir yere gelmek güzeldi.

Milla'yla olan işinin bittiğine inandığında sonraki adrese geçti. Sophie adındaki bir kız çıplak ayakla koşuyordu. Başta ona vermesi gereken mesajı anlamadı ama onu yarışa katılırken görünce tüm parçalar yerine oturdu. Antrenmanı çıplak ayakla yapıyor ama yarışa ayakkabıyla katılıyordu. Bu da geride kalmasına sebep oluyordu. Ona, içi boş bir ayakkabı kutusu hediye etti. Sophie verilen mesajı anlamıştı.

Şimdi sıra Edgar Caddesi'ne gelmişti. Adam bardan dönerken onu taksisine aldı ve ıssız bir yere götürdü. Onu ölümle tehdit etti ve orada öylece bıraktı. Adam, yapması gerekeni anladı ve eve bir daha dönmedi.

Sonraki iskambil kartı biraz şiddetli bir yolla eline ulaştı ama bunu pek umursadığı söylenemezdi. İkinci kart "sinek"ti (yoncaya benzeyen). Üstünde adres yoktu, sadece "Dua et/Evin taşlarında" yazıyordu. Bu bulmacayı da taksisine binip onu yönlendiren biri sayesinde çözdü. Ardından ziyaretlere başladı.

İlk adres bir pederin eviydi. Kilisesi neredeyse bomboştu. Ed'in orayı doldurması gerekiyordu. Bunu da kilisede bir parti düzenleyerek başardı. Partiden sonraki duaya çok fazla kişi gelmese de eskisi kadar boş değildi.

İkinci adres üç çocuklu bir annenin çocuklarını götürdüğü parktı. Her hafta aldığı maaşla onlara dondurma alıyordu ama kendine almıyordu. Ed, bunu fark edince gidip ona bir dondurma aldı. Kadın hem şaşırdı hem de mutlu oldu. Ed'in vermesi gereken mesaj küçük kızın haftaya dondurmasını annesiyle paylaşacağını söylediğinde yerine ulaşmış oldu.

Üçüncü adres iki kardeşin eviydi. Durmadan kavga ediyorlardı. Ed'in onlara vermesi gereken mesaj belliydi. Kız kardeş tek başınayken ona yaklaştı ve acımasızca vurmaya başladı. Bundan hiç hoşlanmamıştı ama yapması gerekiyordu. Kardeşlerin arası düzelecekse birazcık acıya değerdi. İşler tam da tahmin ettiği gibi oldu: İki kardeş ve yanlarında aldıkları birkaç arkadaşları birlik olup Ed'e saldırdı. Bu olaydan sonra birbirleri için çok değerli olduklarını fark ettiler.

Sıradaki kart Marv'ın düzenlediği bir maç sırasında geldi. Ed, Kapıcı'yı bir çocuğa bırakmıştı. Birden ikisi de ortadan kayboldu. Onları bulduğunda çocuğun elinde bir kart vardı. Yeni kart "maça"ydı (mızrağa benzeyen). Üstünde üç yazarın ismi vardı. Kitaplara baktığında adreslere de ulaşmış oldu.

İlki çok çocuklu ve fakir sayılabilecek bir aileydi. Gözetlemek yeterli gelmeyince ev sahiplerinin davetiyle içeri girdi. Onlarla vakit geçirdikçe hepsinin harika insanlar olduklarını fark etti. Küçük çocuk Noel ışıklarından bahsettiğinde vermesi gereken mesajı anladı. Evin etrafını renkli ışıklarla donattı. Mesaj artık tamamlanmıştı.

Sonraki adres bir restorandı. Günlerce dışarıdan izledi orayı. Hiçbir şey olmuyordu. Sonra kartları gönderen kişi 20.00'de restoranın içinde olmasını söylettirdi birine. Ed, hazırlandı ve oraya gitti. Bir süre sonra annesi geldi ama Ed karanlık bir masada oturduğu için onu görmedi. Karşısında oturan adamla harika vakit geçiriyor gibiydi. Çıkışta evine gitti ve annesiyle konuşmaya çalıştı. Başta istemese de her şeyi anlattı annesi. Ed'in babası ölmeden önce o adamla görüştüğünü ve onu sevdiğini itiraf etti. Bununla da kalmadı ve Ed'i babasına benzediği için sevmediğini söyledi. Artık verilmesi gereken bir mesaj daha geride kalmıştı.

Ed, duyduklarına rağmen devam etmeliydi. Sonraki adres bir sinema salonunu işaret ediyordu. Oraya gidip bir film izledi. Makaranın değişme zamanı geldiğinde görevli uyumuştu. Bu hatasını telafi etmek için bir dahaki filmi ücretsiz izletecekti. Audrey'le birlikte geldiler. Çünkü Ed vermesi gereken mesajı anlamıştı. Görevliye bu şekilde gençlik anılarını hatırlatması gerekiyordu. Bunu yapmayı başardı, bir mesaj daha halledilmişti ama oradaki işi bitmemişti...

Film sırasında binaya yabancı biri girdi ve hepsi onun peşinden gitti. Geri döndüklerinde Ed'in koltuğunda "kupa" (kalbe benzeyen) vardı. Üstünde üç tane film ismi yazılmıştı. Bunları en iyi bilecek kişinin sinemadaki görevli olduğunu düşündü ve onun yanına gitti. Film kataloğuna baktı ve başrollerin ismini görünce yeni kişileri anlamış oldu: Audrey, Marv ve Ritchie... En zor kartın bu olacağı belliydi.

Önce Ritchie'den başladı. Mesaj yerine ulaştığında kendine bir iş aramaya başlamıştı. Tembellikten, işe yaramaz olmaktan sıkılmıştı. Ritchie, bu kararı verdiğinde Ed arkadaşıyla gurur duydu ve bir sonraki mesaja geçti.

Marv'a vermesi gereken mesajın cimrilikle ilgili olduğunu biliyordu. Sürekli para biriktiriyordu ama ne için olduğunu söylemiyordu. Ed bir plan oluşturdu ve sonunda Marv itiraf etti. Bir çocuğu vardı, onu hiç görmemişti. Geleceği için bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Ed'in desteğiyle gidip çocuğunu görmeye karar verdi. Başta her şey kötü olsa da sonraki günlerde kızıyla konuşmayı başardı. Marv, kızı ve kızın annesi artık çok mutluydu.

Şimdi sıra son mesajdaydı. Eğer Ed bunu başarırsa her şey bitecekti. Sabaha karşı Audrey'in evine gitti. Bu saati seçmesinin sebebi sevgilisinin evden çıkış saati olmasıydı. Audrey aslında onu sevmiyordu çünkü kimseyi sevmezdi, bundan korkuyordu. Alması gereken mesaj da bu konudaydı. Ed, kapıyı çaldı ve yanında getirdiği kaset çaları çalıştırdı. İkisi üç dakika dans etti. Audrey bu sırada asıl duygularını keşfetti.

Ed evine döndü, artık bitmişti ama bilmiyordu ki tamamlaması gereken son bir görevi daha vardı. Posta kutusundan bir "joker" çıktı. Üstünde kendi adresi yazıyordu. Günler geçti ve bir gün evine girdiğinde içeride biri vardı. Tüm olayların arkasındaki kişi karşısındaydı. Ona, bilmesi gerekenleri anlattı. Konuşma bittiğinde Ed her şeyi anlamıştı. Artık mesaj sahibine ulaşmıştı ve oyun bitmişti.

Editör: Melek Sıla GÜLER

Hiç Kimse Sıradan Değildir Konusu

Hayattaki en iyi arkadaşınız bir köpek, hayatınızın tek amacı her gün taksi kullanmak, hayatınızdaki en büyük zevk kart oynamak. Fakat yine de sıradan biri değilsiniz.

Markus Zusak mükemmel bir esere imza atıyor ve Hiç Kimse Sıradan Değildir macera romanı ile sizi garip bir hikayenin içine sokuyor.

Sıradan basit bir hayat yaşarken postasında bir iskambil kartı bulması ile hayatı bir anda değişen bir adamın hikayesi. Aslında ondan istenen tek şey belli bir zamanda belli bir yerde olması. Fakat bunu yaparken bir banka soygununa engel oluyor, bir kadını tecavüze uğramaktan kurtarıyor. Her zaman iyi olan şeylerde yok. Bazen kötü bazen iyi ama tek bildiği kartlar ile gelen mesajları yapmak. Peki, bu mesajları gönderen kim? Amacı ne? İşte orası bu gizemli hikayede gizli.

Gizem ve macera romanlarını sevenler için bire bir kitap. Sakin başlayan bu kitap zamanla elden bırakması güçleşen bir hal alıyor ve bu gizeme kendinizi iyice kaptırıyorsunuz.

Hiç Kimse Sıradan Değildir Soruları ve Cevapları

Hiç Kimse Sıradan Değildir Yorumları