Seni sen yapan geçmişindi. Bir geçmişin vardı. Ama sana ait değildi. O zaman sen yine var olur muydun?
Hislerin vardı. Ama sana ait değillerdi. Yine de her seferinde hissetmek için çabalar mıydın?
Bir hayatın var. Ama o hayat senin değildi. Yine de nefes almak için çabalar mıydın?
A farklıydı. O biriydi. Ama aynı zamanda kimseydi de. O herkesten farklıydı. Bir bedeni vardı. Ama ona ait değildi. Ertesi gün başka bir bedeni vardı ve o beden yine ona ait değildi. Ve iş sadece bedenle de bitmiyordu.
Onun bir hayatı vardı. Ama hayatı bedenlerini ele geçirdiği insanlardan ibaretti. Hiçbir zaman bir annesi olmamıştı, bir babası ya da bir sevgilisi. Sadece A olmuştu. Varlığından kimsenin haberi olmayan, kendisinin bile ne olduğunu bilmeyen biri.
A ne zamandan beri var olduğunu bilmiyordu. Lakin ne zamandan beri böyle olduğunu biliyordu. 5 yaşındayken sadece hiçbir zaman hiçbir bedende bir bedende bulunamadığını keşfetmişti. Neden ve Niçin sorularının cevabını aramaya kalkışmışsa da başarısız olduğu için pes edip her gün başka biri olamaya göz yummuştu. Her ne kadar dünyada onun gibi birilerinin var olduğunu veyahut kendinin ne olduğunu merak etse de, sorularını cevaplayacak tek bir kelime bile bulamadığından vazgeçmişti.
Bir gün yine her gün olduğu gibi bir başkasının bedenindeydi. Bu sefer erkekti ve o erkeğin zihnine eriştiğinde isminin Justin olduğunu öğreniyor.
Her zaman yaptığı gibi bedenini ele geçirdiği insan gibi davranıp hayatının düzenini bozmamak adına kahvaltısı yapıp okula giden Justin’ın bedenin de ki A, orada Rhiannon’u görür. Rhiannon Justin’ın sevgilisidir. İkisi birbirinin zıt karakteriydiler. Justin klasik kötü çocuktu. İçkisi, vukuatları olanlardan… Rhiannon ise o kötü çocuğu iyileştirebileceğini sanan masum ve iyi kızlardandı. Merhametli ve dürüst olanlardan…
Mıknatısın artı ve eksi yükleri gibiydiler. Sırtlarını birbirlerine döndüklerinde uzlaşan, yakınlaştıklarında uzaklaşanlardan… A Rhiannon ve Justin’ı başta görür görmez anlamıştı. Rhiannon Justin’ı seviyordu. Onu iyileştirmek istiyordu. Justin da Rhiannon’un bu tavırlarından bıkmıştı ve yakasını bırakması için onu aşağılayıp uzaklaştırıyordu.
Ama o gün öyle olmayacaktı. O gün öyle olmadı. Justin’ın bedeninde olan A’dı. Ve bir kereliğine de olsa A, hissetmek ve iyi bir şey yapmak adına kendi oldu. Ve Rhiannon’u mutlu etmek adına, Rhiannon’a gerçekten aşık bir adammış gibi davrandı.
Rhiannon’la beraber okyanus kenarına giden A, ilk defa böyle hissetmişti. İlk defa heyecanlanmıştı. İlk defa korkmuştu. İlk defa mutlu olmuştu. İlk defa öpüşmüştü. İlk defa aşık olmuştu.
O gün bitmemeliydi. Rhiannon ilk defa bu kadar mutlu olurken ve kendisi ilk defa bir şeyler hissederken lanet beden değiştirme olayının gerçekleşmemesi için dua eden A, bile bile umut etmeyi seçiyordu. Ama onun ki sonu olmayan bir tünel de yolculuktu. Işık yoktu.
Ertesi gün bir başkasıydı. Rhiannon A’ya hayran kalmıştı. Justin’a değil. Ama o Justin sanıyordu. A buna izin vermezdi. Her gün nerede uyanacağını bile bilmeyen bir insan olarak, düşünmeden bedenini ele geçirdiği çocukla beraber Rhiannon’a doğru yola koyuldu.
Rhiannon ertesi günün Justin’ın farklı davranmasına şaşırmıştı. Bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordu lakin anlam veremiyordu. Ta ki bir başkasının bedeninde karşısında çıkan A ile karşı karşı gelene kadar. Her şeyi, en azından kendi bildiklerini Rhiannon’a anlatan A, Rhiannon’un her şeyi çabucak hazmetmesini bekliyordu. Lakin hiçbir şey duyuluğu kadar basit değildi. Rhiannon’a Justin’ı hiç sevmediğini sadece onu iyileştirebileceğine inandığı için yanında durduğuna inandırmak istiyordu. Kendisinin bir bedeni yokken Rhiannon’a sahip olmak istiyordu.
Rhiannon hemen kabul etmedi. Denemek istedi. Her gün farklı mesafelerden Rhiannon için gelen A, bir gün uyandığında Rhiannon’du. Sevdiği kızın bedenin uyanan A bu sefer ne yapacaktı?
David Levithan’ın Her Gün kitabı bedeni olmayan birinin hayatından daha fazlasını anlatılıyordu. A burada sadece bir aracaydı. Kitabın her paragrafında hayatımızla ilgili bir gerçek anlatılıyordu.
“İnsanlar hakkında birçok şeyi, anlattıkları hikayeden anlamak mümkün ama onları tanımak için şarkılara eşlik etme şekillerine, pencereleri açık mı kapalı mı tuttuklarına, haritaya göre mi dünyaya göre mi yaşadıklarına, okyanusun çekimini hissedip hissetmediklerine de bakılabilir.”
Yazan: Selin Gürcüoğlu
Her Gün Soruları ve Cevapları
Her Gün kimin eseri?
David Levithan
Her Gün türü nedir?
Yabancı Romanlar, Fantastik, Romantik Aşk
Her Gün kaç sayfa?
336
Her Gün Yorumları
beni çok etkileyen romanların başında geliyor
01-12-2016 18:18
kesinlikle cümleleri kalpten daha fazla beynimizi etkiliyor ve ufkumuzun sınırlarını genişletecek bir kitap