Bengisu öğretmen, Kars’ta bir köy de Türkçe öğretmeni. Öğrencilerinden Serhat var Güneş’e aşık, Atakan var Serhat’ın kankası. Serhat'ın babası çok küçük yaştayken vefat etmiş, küçüklükten babasını Müslüm baba bilerek büyümüş, tipik sınıfın tembel ve komik çocuğu. Atakan da sınıfın tembel ve komik çocuğu olduğundan çok iyi anlaşıyorlar. Güneş, annesini kaybetmiş, babası İstanbul’da çalışan kendisi de Kars’ta halası ve babaannesiyle birlikte yaşayan bir kız çocuğu. Bengisu öğretmen bir gün bir şiir yazma ödevi veriyor tüm sınıfa. Herkes bir kişi seçip ona yazacak bu şiiri. Güneş annesinin ölümünü kabullenemediğinden ona yazmak istiyor ancak annesini de hatırlamıyor şiir yazacak kadar. Bu yüzden öğretmeninden izin isteyerek, öğretmenini düşünüp annesine şiir yazmak istiyor. Bir anlamda öğretmenini annesi gibi görüyor diyebiliriz. Bu durum öğretmenini çok duygulandırıyor. Ne yazacaklarını merak ederek koskoca bir haftayı geride bırakıyorlar ve yine o sınıfa ders gelip çatıyor.
Bengisu öğretmenin asıl amacı tüm sınıfın şiirini dinlemekken iki kişiyi dinleyebiliyor sadece. Onlardan biri Atakan diğeri ise Güneş. Güneş, bu ödev sayesinde annesi hakkında çok farklı bilgiler ediniyor. Meğer annesi ölmemiş, kaçmış. Bunu babaannesi, halası, babası hatta bunu bilen köy halkı kendisinden saklarken köyün delisi olan kadı bunu kendisine söylüyor. Ancak babaannesine bunu sorduğunda cevap alamadığını sınıfa anlatıyor ve ağlıyor. Derken Serhat babasız büyümenin ne denli zor olduğunu anlatıyor ve sınıf acılar içerisinde kalıyor.
O hafta cuma günü Bengisu’nun ortaokuldan sınıf arkadaşları kendisini ziyarete geliyor. Herkes önce biraz kendi hayatlarından bahsediyor. Ardından aslında ne için geldiklerini söylüyorlar. Ortaokul zamanlarında kurmuş oldukları bir hayal sözleşmesi web sitesini derneğe dönüştürme kararı alıyorlar. Bu derneğin amacı çocukların hayallerini gerçek kılmak. Tabii ilk iş belli Güneş’in annesini bulmak. İkinci iş ise hiç deniz görmemiş olan bu çocukları İstanbul’a götürüp oraları gezdirmek. Tabii bunun için belirli bir fon ayarlamaları gerekiyor. Kalacak yer, emek yiyecek restoran gibi birçok detay var. Bunları konuştuktan sonra hafta sonu boyunca gezintiye çıkıyorlar. Ve hafta sonunun bitişiyle birlikte tüm arkadaşları memlekete dönüyor.
Pazartesi günü okulun başlamasıyla birlikte Bengisu Öğretmen sınıfına İstanbul gezisi olacağının haberini veriyor. Tabii güne bir şakayla başladıkları için ilk başta istediği tepkiyi alamasa da sonradan gerçek olduğu anlaşılınca istediği tepki geliyor. Aradan birkaç gün geçtikten sonra yine ders vakti geliyor. Ancak ders başladığında sınıftan Serhat, Atakan ve Murat’ın yüzlerinde morluklar gören öğretmen telaşlanarak hesap soruyor. Meğer bu üçlü Güneş’in köyüne giderek annesini araştırmışlar. Köyün yerlisi olan çocuklarda sapık zannedip üçünü de bir güzel dövmüş. Bütün bunlar anlatılırken Güneş bir anda yere yığılıyor, nefes alamadığını söylüyor. Bengisu öğretmen Güneş’i hemen hastaneye yetiştirir. Panik atak krizi olduğunu öğrendikten sonra bu duruma neden olan şeyin Güneş’in annesine olan merakı ve onun yaşadığını bildiği halde görememesine dayalı olan hüznünün sebep olduğu gerekçesiyle Güneş’in babaannesiyle bu konu hakkında konuşmaya çalışsa da babaannesi bu konuya karışmaması gerektiği konusunda kibar bir dille uyarıyor. Okul sıralarında bunlar olurken Bengisu öğretmenin özel hayatında olan olaylar da kesilmiyor. Tabii İstanbul gezisi çalışmaları da devam ediyor.
Değerlendirme: Yarıda bırakmış olduğum nadir kitaplardan. Çok sıkıcı Bir yaz dizisi kıvamında anlatılmaya çalışıyor galiba. Bir de anladığım kadarıyla bir başka kitabın devamı niteliğinde olan bir kitap. Ancak olaylar ortaokul düzeyindeki çocuklara hitap ediyor. En azından beni sarmadı ve ilerlemedi.
Yazan: Senanur KARAKUZULU
Hayallerin Ötesinde Soruları ve Cevapları
Hayallerin Ötesinde kimin eseri?
Dilek Yardımcı
Hayallerin Ötesinde türü nedir?
Çocuk Kitapları
Hayallerin Ötesinde kaç sayfa?
248
Hayallerin Ötesinde Yorumları
çok güzel bir kitap
29-07-2023 12:25
okumak istediğim kitaplardan ama editör 4 vermiş neden