Dört kardeşin en büyüğü altı yaşlarında Feten isminde bir kız çocuğu kız kardeşleri Habibe dört yaşlarında ve Döndü ise iki buçuk yaşlarında son olarak da Yaşar isminde iki yaşında erkek kardeşleri bulunmaktadır. Anneleri Hasibe kadın Apan köyünün sevilip aranan bir kişisiydi. Elinden geldiğince herkesin yardımına koşar, çevresine iyilik yapan bir kadındı. Yaşar’ı doğurduktan sonra kısa bir zaman sonra vefat etmiştir. Babaları ise Salih adında köyün koruculuğunu yapmaktaydı. Çalışkan ve dürüst bir adamdır. Köyün koruculuğunu yaptığı için çok az eve uğrardı. Anneleri vefat ettikten sonra evin tüm sorumluluğu en büyük çocuk olan Feten’e kaldı. Başlangıçta köydekiler onlara yemek götürürdü. Daha sonra dedeleri onlarla ilgilenmeye başlar. Yaşar ,Feten’e çok düşkündür. Köy çocuklarıyla oynamayı çok severlerdi. Hatta köyde bir gün Arif adında bir çocuğun sünnet düğününe giderler. Feten annesinin altın küpelerini takmak ister. Kulaklarını deldirir. Söğüt dalından düdük yaparlar. Kısacası etkinliklere katılmayı çok seviyorlar. Ara ara babalarını ziyaret eder. Dedeleriyle beraber yemek götürürlerdi. Feten kardeşlerine baktığı için bir sene okula geç başlar. Yaşar da ona çok düşkün olduğu için onu da okula götürür. Neşe öğretmeni sayesinde okumayı hızla söker. Kardeşlerine masallar okur. Sürekli koruya keçiler dadanır. Bundan çok şikayetçi olan köyün muhtarı Salih’e tekrar keçiler gelirse onları öldürmesini söyler. Bazıları koruyu ateşe verir daha sonra tartışma çıkar. Salih vurulup ölür. Köyün muhtarı ve çoban mahkemeye verilir. Dedeleri üzüntüden yatalak olur. Kasabadaki komutanlardan biri Muhtar’a bir paşanın evlatlık aradığını söyler. Habibe ile Döndü’yü götürürler. Feten artık çalışmak zorunda. Koyunları gütme karşılığında yemek ve ekmek alırdı. Dedeleri evlatlık verilen çocukların kötü durumda olduğunu öğrenince üzüntüden vefat eder. Muhtar bu sefer mal müdürü birine Feten’i evlatlık verir. Feten ,Yaşar’dan ayrılmak istemedi. O yüzden gitmemek için saklandı. Fakat sonra onu buldular. Azmi Bey sonunda Feten’i alıp İstanbul’a gider. Karısı Güler Hanım sinirli biriydi. Feten’i döverdi. Küpelerini bile çıkarmaya çalışırken kulak memesini yırtar. Sibel adında bir kızları daha vardır. Feten’e Güllü derdi. Feten bir gün evden kaçıp polise her şeyi anlatmasına rağmen polisler onu Güler Hanıma teslim eder. Feten üç yılda çok az dışarı çıkar. O da hastalandığında. Güler Hanım ile kocası bir gün şehir dışındayken alt katlarda patlama sesi duyulur. Kapıcı dairesinde tüp patlar. Evde yangın çıkar. Son anda Feten kurtulur. Hastanede aylarca yatar. Başhekim evlatlık olduğunu öğrenince köyün muhtarını arar. Köyün Muhtarı da değiştiği için köye gelmesine müsaade eder. Köyüne ve Yaşar kardeşine yeniden kavuşur.
Değerlendirme
Çocuk ve Gençlik Edebiyatı alanında “Üç Kuşağın Yazarı unvanıyla anılan Gülten Dayıoğlu tarafından 1971 yılında yayımlanan bu eserde, dört kardeşin önce annelerini ve daha sonra babalarını kaybeden ve kendi başlarına yaşam mücadelesi anlatan dram yönü oldukça ağır basan bir çocuk kitabıdır. Yardımlaşmayı, kardeş sevgisini, dostluğu çok güzel şekilde aktarmıştır yazar bizlere. Kitap 10 yaş ve üzeri çocuklara hitap etmektedir. Yer yer şive kullanılması doğallığı yansıtmıştır. Heidi kitabına benzettim biraz. Okunmaya değer bir eser olduğunu söylemeliyim. Keyifli okumalar dilerim.