Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:Nausea / La nauséeÇeviren:Selahattin Hilav
Puan Tablosu
Bulantı Özet
Adı felsefe derslerinden kulaklara çalınmış bir isim Jean Paul Sartre. 1900’lü yılların –tam doğum tarihi 21 Haziran 1905- filozof ve yazarı… Fransa’nın başkenti Paris’te dünyaya gelen Jean Paul Sartre kendini varoluşçu felsefesiyle tanıtmıştır. K. Jaspers, Heidegger, Dostoyevsky gibi isimlerle beraber varoluşçuluk akımının en önemli temsilcilerindendir. Bu felsefi düşünce Heidegger tarafından ortaya atılsa da edebiyatla birleşmesi ve yaygınlaşması Jean Paul Sartre tarafından sağlanmıştır.
Yazarın ruhaniyetini ve fikirlerini daha iyi kavrayabilmek adına varoluşçu felsefeden de bir iki kelam yazmak gerektiği kanaatindeyim. Açıklaması ve tek bir cümleye indirgenmesi zor, filozoflarca umutsuzluk (Mounier), başkaldırı (Wahl), özgürlük (Marcel) ve hatta saçmalıklar felsefesi (Foulquie) gibi kelimelerle tanımlanmış; canlı ile cansız arasındaki ilişkiyi sorgulayan, bir nevi hür insanların hür olmayan varlıkların dünyasına atıldığını söyleyen düşünce akımıdır Varoluşçuluk. Diğer adıyla egzistansiyalizm olarak da bilinir.
Daha yalın bir şekilde ifade edilirse varoluşçuluk: bireyin özgür olduğunu ve hatta özgür olmaya mecbur olduğunu, geleceğini kendisinin belirlediğini –burada bir nevi kaderi inkâr ediyor- benliğin esas olduğunu savunur.
Bu esaslar üzerine kurulmuş olan varoluşçuluğu benimseyen Jean Paul Sartre aynı zamanda bir Tanrı’ya da inanmıyordu. Bu nedenle insanın tamamen hür olduğunu düşünüyordu. Kitaplarında da bu düşüncesi fark edilebiliyor. Jean Paul Sartre’ye dair en ilgi çekici unsur ise Nobel ödülünü kazanmasına rağmen reddetmesidir. Ona bu ödülü kazandıran romanının adı Akıl Çağı’dır. Hayatı boyunca ona verilmek istenen birçok ödülü de reddetmiştir. Sartre 1980 yılında Paris’te vefat etmiştir. Cenazesi 25 bin küsur kişinin katılımıyla yapılmıştır.
Bulantı ise yazarın ilk romanıdır. 1938 yılında yayınlanmış ve dünyaca ün kazanmıştır. Kitapta dünyaya karşı duyulan tiksintiden bahseder. Ayrıca kitabın başkahramanı sadece dünyadan tiksinmiyordur, kendi bedeninden de tiksiniyordur.
Jean Paul Sartre ilk romanını günlük şeklinde yazmayı tercih etmiş. Günlüğün sahibi ise Antoine Requentin isimli bir tarih yazarı. Aynı zamanda Antoine’nin Fransa’nın güzel şehirlerden biri olan Bouville kentinde günlerini geçirirken, özlemle beklediği Anny adında bir sevgilisi de var. Onu beklerken çektiği yalnızlık ve daldığı derin düşünceler onu günlük tutmaya itiyor.
Aklı karışmış ve düşüncelerini toplayamaz bir haldeydi zannımca. Zira günlük “Olayları günü gününe yazmak daha iyi olacak” gibisinden başlıyor. İlk sayfalardan Antoine’nin bir şeyleri gözden kaçırdığımı düşündüğünü ve onları yakalamaya çalıştığını anlıyoruz.
“Bu ülkede ne işim vardı? Bu adamlarla ne için konuşuyordum? Niçin böyle gülünç bir biçimde giyinmiştim?” (Jean Paul Sartre – Bulantı) Herkesin kendine en az bir kere sorduğu ve çoğu kez cevaplamadan havada asılı bıraktığı soruları sorup, üzerinde derin aforizmalar yer alıyor 20li sayfalarda.
“Bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeyi ne kadar da seviyorlar.” (Jean Paul Sartre – Bulantı) Burada da Antoine’nin bir yerde otururken gözlemlediği şeyleri nasıl gördüğü, yorumladığını anlayabilirsiniz. Daha sonralardan Antoine bu sıradan, sıkıcı ve bayat hayattan dolayı bir bulantı duymaya başlıyor.
İşte kimi zaman bu tarz aforizma ve sorgulamalarla, kimi zaman Antoine’nin gözlemlediği, yaşadığı olaylarla ilerliyor günlük. Bir kitap onu yazan kimsenin kendisi olabilir. Tamamen yazarının ağzından konuşur. Bulantı da o kitaplardan birisi. Jean Paul Sartre’ın felsefesini başarıyla aktarması yönünden varoluşçuluğun kült kitaplarından birisi olması şaşılacak bir şey değil.
Ancak bu kitaba bir yaş sınırı getirilmeli. Aynı zamanda bu kitabı okumadan önce bir zemin edinilmeli. Ağır bir dile, ağır bir atmosfere sahip olduğundan dolayı belli bir felsefi ve edebi temeli olmayan, depresyonda yahut depresyona meyilli insanları kötü etkileyebilecek bir roman Bulantı. Sağlıklı bir ruh ve olgun bir zamanda okunmalı.
İnsanlar dünyayı bir bardak olarak görmeli. Dolu ve boş taraflarını bilip ona göre hareket etmeli. Ve önümüzde uzanan yıllar için elzem bir gerçek insanlığın dünya için beraber çalışması gerektiğidir. Bu kitabı okumadan önce kendinizi öz eleştiri, pozitif bakabilmek gibi alanlarda geliştirmiş ve bir parça felsefeye yakın olmanız gerekmekte. Bulantı depresyona girmek için değil, varoluşun özünü anlamak için okunması gereken harika bir şaheser.
Yazan: Senagül YILDIZ
Bulantı Konusu
Yakın zamanın en önemli felsefecilerinden biri olan Jean Paul Sartre’nin ilk ve en önemli romanı olan Bulantı ilk olarak 1938 yılında yayınlanmıştır.
Yazar Bulantı romanında Roquentin karakteri üzerinden bir anlamda kendini anlatmaktadır. Günlük şekilde yazılan romanda Roquentin dış dünyadan tiksinen bir adamdır. Zamanla kendi varoluşunu da sorgulayan ve bunun sonucunda kendisinden de tiksinmeye başlayan kitabın kahraman kendini iyice bireyselleştirmiştir.
Jean Paul Sartre Bulantı romanında bir taraftan varoluşçuluğu sorgularken diğer taraftan bireyselleşmeyi ele almaktadır. Yakın zamanın en önemli felsefi romanlarından bir tanesi olarak kabul edilen eser Jean Paul Sartre’yi de en önemli düşünürlerden biri yapmıştır.
Bulantı Soruları ve Cevapları
Bulantı kimin eseri?
Jean Paul Sartre
Bulantı türü nedir?
Yabancı Romanlar
Bulantı kaç sayfa?
264
Bulantı Yorumları
adam resmen saçmalamış nesini beğenmişler anlamadım gerçekten
06-09-2015 21:45
yarıda bıraktığım nadir kitaplardan bir tanesi
04-01-2016 08:08
kitabı okurken çok sıkıldım bulantı kitap özeti diye arattım ama buradaki özet de çok kısa olmuş lütfen daha uzun versiyonunu yazın kitap okunmuyor
22-01-2016 21:53
çok sıkıcı yarıda kitap bırakmayı sevmem ama bıraktırttı
07-02-2016 21:06
yalnız olmadığıma sevindim yarıda bıraktım diye pişman olmuştum :)
08-03-2016 15:08
kitabın nesini sevmemişler anlamadım,ben beğendim ilgimi çekti kitap.
30-10-2016 20:35
kitabı baştan sona okudum, ben bir şey anlamadım. gayet sıkıcı bir kitap.
kitap süperdi beni anlatiyordu kendi yasamimdan ve hissetiklerimden parcalar buldum ve yaşadığım duygulari adam kagida dökmüş enfesti yani
14-11-2017 02:03
off odev olmasa benim ne isim var burda?
24-03-2018 21:15
felsefi bir akımdan doğan kitap olduğu için bu felsefi akımı araştırıp ve felsefeye giriş kitapları okuyup bu kitabı okumanızı tavsiye ederim yoksa anlamanız zor olucaktır doğal olarak sıkılacaksınız.
29-04-2018 21:56
ben kitabin tamamini okudum satre insanin vorolus sebebini hayati sorgulamayi insan hayatini bir noktada yaşanilmaz olduğunu derin bir bicimde anlatmiş.
13-06-2018 10:00
bence felsefeye yeni başlayan ve merak salanlar için daha dolaysız akıcı insanı anlaması zor kavramlarla bunaltmayan bilinmeyen terimlerle uğraştırmayan akıcı bir dille yazılmış okumaktan zevk alınacak bir roman
benim bu romandan anladığıma göre yazar, varoluşu bir bulantı halinde hissediyor. söz konusu bulantının sebebi ise varlıkta bulunan pek çok unsur. sesler, sıcaklık-soğukluk, milyonlarca çeşit canlı, yiyecekler, içecekler, kokular, bitkiler, cansız maddeler, hava... böyle bir ortamda yaşıyoruz. bu unsurlar, yaşadığımız hayatı oluşturuyor. yazar, böyle bir varoluşu kusmuk olarak tarif ediyor. egzistansiyalist ve materyalist bir filozof olan jean-paul sartre'ın dünyayı nasıl anladığını ve felsefesini nasıl bir var olma durumu üzerine bina ettiğini anlamak için harika bir roman.