Kitap Türü:Yabancı RomanlarOrjinal Adı:On the RoadÇeviren:Avi Pardo
Puan Tablosu
Yolda Özet
Romanda, Beat Kuşağının üyesi olan yazar Kerouac ve arkadaşlarının dünyayı adeta yeniden keşfe çıktıkları yolculukları ve kimi zihniyetlerce “serseri, işe yaramaz ve Vandal” olarak betimlenebilecek aslında özgür, özgün, yolda olmayı seven olan Beat Kuşağı arkadaş çevresi anlatılır. Roman, Kerouac’ın 1947′den itibaren çıktığı yolculuklar sırasında aldığı notlarının roman haline getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Roman 1957′de yayınlandıktan sonra birçok değişime uğramış romandaki pornografik olarak değerlendirilen kısımlar çıkartılmış ve gerçek isimler yerine kahraman isimleri kullanılmıştır fakat Viking Press 2007′de kitabın 50. yıldönümü vesilesiyle özgün metnin çok az değiştirilmiş bir şeklini “On the Road: The Original Scroll” başlığıyla yeniden yayınlamıştır. Yazar, bir söyleşisinde romanını yolcuklukları boyunca aldığı notlarını “36 metre uzunluğunda birbirine eklentili bir kâğıt rulosu haline getirdiği daktiloya yazarak bir araya getirdiğini ifade eder. 36 metreye ulaşan bu ruloda “sayfa yok, paragraf yok, imla yok, kural yok… “…kâğıt rulosunu yere açtığımda yol gibi görünüyor.” diyerek izah eder.
Neal Cassady ve Jack Kerouac'ın çılgın dostluklarını ve diğer arkadaşlarının katılımıyla Denver’da Frisco'da katıldıkları sayısız macera ve yolculuklarının dayanılmaz çağrısına tanık olmaktayız. Doğu’dan Batı’ya yolculuğu anlatmaktadır. Bir kıvılcımla tutuşan ikili bir kamyoncunun yolculuğuna dahil olup kendilerini Des Moines’da bulurlar. ..on beş tuhaf saniye boyunca kim olduğumu bilemedim. Korkmadım, başka biriydim sadece, bir yabancıydım, bütün hayatım sanki bir hayaletin hayatıydı…Yeni bir yaşamdı artık başlayan “Çocukluğumda babamın arabasının arka koltuğunda yatarken beyaz bir atın sırtında, karşıma çıkan bütün olası engelleri aşarak gittiğimi hayal ederdim, buna direklerden kaçınmak, evlerin etrafında sıçramak, hatta bazen kaçırmışsam üzerinden, tepelerin üzerlerinden atlamak, aniden karşıma çıkan işlek meydanlardan akla hayale sığmayacak şekilde sıyrılarak aşmak dahildi” sözlerindeki çocuğun özgür kalışıydı. Derken Omaha’da hayatının ilk kovboyunu görmüş, Missouri nehrinin binlerce yılda oluşturduğu yüksek tepeye tırmanmışlardı.
Karakter Denver’a gidip arkadaşlarını görmeye karar verdi ve dağlara bakabilmek için onlara en yakın olan yolu seçti ve o yöne otostop çekmeye başladı. Denver’da arkadaşı Hal’i bulmak ilk işi oldu. Hal ile buluşunca sormak istediği tek soru Neal’in nerede olduğuydu ama Hal, Neal ile arkadaşlığını kesmiştir. Neal’i sevgilisi Carolyn’in yanında buldu ve beraber gecenin içine daldılar. Kızlarla ve alkolle dolu bir gecenin sonunda Jack yeniden Doğu’ya doğru yola koyuldu. Bir çadırda yaşayan ailenin yanında buldu kendini, pamuk topluyor, yorulduğunda toprağa yaslanıyor ve kuşların şarkılarını dinliyordu. Burada çiftliğin genç kızlarından biri olan Bea ile aşk dolu geceler geçirdi fakat Meksikalılara yapılanları duyunca uzaklaşmaya karar verdi. Açlıktan ölürken Pennsylvania’ya giden bir adamın arabasına bindi. Eve döndüğünde annesinin acıyan bakışlarıyla karşılaştı. Gerçekten de çok zayılamıştı. Neal ise o gelmeden iki gün önce ayrılmıştı şehirden. Onu bir buçuk yıl aradan sonra ilk kez gördü. Jack, kitabını tamamlamış ve üniversiteye bile başlamıştı. Neal’i gördüğünde her şeyin yeniden başlayacağından habersizdi.
Neal ile Jack, Kuzey Carolina’ya giderken tanrı üzerine söyleşiye başladı. “..ikimiz de benim ve senin Tanrı’nın var olduğunu nereden bildiğimizi açıklamaya yetecek zamanımın olmayacağının bilincindeyiz.” Yine kızılderililer, yeni yerler, sınırlar, insanlar içeren yolculuktan sonra evlerine döndüler. Neal, Diane ile evlenmek için ikinci bebeğine hamile Carolyn ile boşanma pazarlığı yapıyordu. Neal, şimdi dört çocuk babası ve metaliksizdi. Jack, eline geçen son parayla her şeyi bırakıp Meksika’ya yollanmaya karar verdi ve tabi ki Neal da ona katıldı. Tropik bir kavşak noktasında gecenin ortasında Jack bir arabanın tavanında yatıyordu. Hayatında ilk kez hava ona temas eden, okşayan, donduran ya da terleten bir şey olmaktan çıkmış, o olmuştu. Meksika’ya vardıklarında işte bu dediler: “Herkes GİDİYOR!”.
Meksika dönüşü Jack evlenmişti. Neal ise yine bir yolculuğa çıkmaya hazırdı.
Büyük bir keyifle okunan bu eser bize bir film izliyor ya da uçuk kaçık adamlarla bir seyahate çıkıyor hissi veriyor. Oturduğun yerde oturmama, sırt çantanı alıp seyahate çıkma isteği uyandırıyor. Onların korkusuz, uçsuz bucaksız ve belirsiz yolculuklarıyla içiniz hop oturup hop kalkıyor. Kimi zaman dünyanın evi olduğunu deneyimleme ihtiyacı duyuyor insan. Nasıl bir his olduğunu merak ediyorsanız, kesinlikle önerebileceğim bir eser.