Fazıl Azmi babasının ölümünden sonra annesi ve abisi ile yaşayan, yakışıklı, İç işlerinde görevli, bekar kızların ve kız annelerinin gözdesi olan, fakat kendisi çapkınlıklarıyla ve gece hayatına olan düşkünlüğü ile bilinen iyi aile çocuğudur.
O gece arkadaşlarıyla sözleşen Fazıl Azmi onları kalabalıkta bulamayınca Çubuklu’da eğlencesi ile ünlü bir yerde vakit geçirmeye karar verir. Tam içeri girerken duyduğu menekşe kokusuyla irkilir ve karşısında bir çift kahverengi gözle kalbinden vurulmuşa döner. Gördüğü gözler karşısında bir anda afallar ve kızı kalabalıkta kaybetmemek için arkasından gider. konuşmalarından abla kardeş olduklarını öğrendiği iki genç kız, kadınlar için ayrılan kafes içine girerler ve Fazıl Azmi onlara en yakın yere oturur. Eğlence bitimine kadar heyecanla kalabalığın dağılmasını bekler ve kızlar çıktığı anda etrafın dikkatini çekmeden kızların arkasından gider. Bulduğu ilk fırsatta kızların yanına yaklaşır ve kız ile görüşmek istediğini söyler. Kızlar biraz çekinse de ertesi gün Beykoz çayırında buluşmak üzere ayrılırlar. O gece Fazıl Azmi sabahın olmasını heyecanla bekler. İlk kez böyle bir hisse kapıldığı için kendi kendine inanamaz.
Fazıl Azmi ertesi gün erkenden buluşma yerine gider ve beklemeye koyulur. Vakit geçmeden İki kız kardeş yolun kenarından görünür. Fazıl Azmi ilk kez söze nasıl başlayacağını bilemez fakat büyük olan kız sessizliği bozar ve beyefendiyi daha önceden tanıdıklarını söyler. Böylece koyu bir muhabbete başlarlar ve tekrar görüşmek üzere sözleşip ayrılırlar. Günün sonunda Fazıl Azmi kadife gözlü küçük olan kızdan hoşlanmasına rağmen yeni boşanmış büyük ablasının samimi tavırlarından ve cilveli hallerinden etkilenmiş ve hangisi ile münasebetini devam ettirmesi konusunda kafası karışmıştır. Kafa karışıklığı ile sabahı sabah eden Fazıl Azmi ertesi sabah işyerine gelen yaşlı bir kadının getirdiği mektupla kendine gelir. Mektup kadife gözlü küçük kız Sabiha’dan gelmektedir. Sözleştikleri gibi salı günü değil, eğer müsait olursa pazartesi günü görüşmeye davet etmektedir. Fazıl Azmi hemen bir kağıda müsait olduğunu yazıp yaşlı kadına verir.
Mektupta yazdıkları gibi ertesi gün Emirgan Korusunda gözlerden uzak bir yerde, bu kez ablası olmadan başbaşa buluşurlar. Genç adam bu kez kafasındaki karışıklıktan kurtulur ve ilk anda vurulduğu bu gözlerin peşinden gitmeye karar verir. Artık Sabiha ve Fazıl Azmi haftanın belli günleri, belirli yerlerde buluşurlar, görüşemedikleri günlerde de birbirlerine yazdıkları mektuplarla hasret giderirler. Ailesiyle Boğaziçi’nde bir yalıda oturan Sabiha için artık hayat sadece Fazıl Azmi ile buluştuğu günlerden ibarettir.
Fazıl Azmi her buluşmaya büyük bir heyecanla gitmektedir. Kalbindeki aşkın genç kıza evlenme teklifinde bulunmak için yeterli olduğundan emindir fakat evlilik hayatının getireceği yükün altına girip hayatının değişmesinden çekindiği için bu konuyu bir türlü Sabiha’ya açamamaktadır. İki genç aşık böylece koca bir yazı geride bırakmıştır. Artık Fazıl Azmi ailesiyle birlikte kışı geçirmek için Nişantaşı’ndaki evlerine taşınmak zorundadır. İki aşık birbirlerine sık sık mektup yazma sözüyle ayrılırlar. Dedikleri gibi ilk zamanlar sürekli mektuplaşırlar fakat çevresindeki arkadaşların etkisiyle Fazıl Azmi tekrardan gece hayatına ve eğlenceli yaşama geri dönmüş ve böylece mektuplar gitgide kısalmaya ve sayıları azalmaya başlamıştır. Ona karşılık Sabiha bıkmadan usanmadan sürekli uzun uzun sevgilisine olan özlemini yazmaya devam etmiştir.
Öte yandan oğlunun gece hayatına düşkünlüğünden ve iyice yaşlanıp evlatlarının mürüvvetini göremeyeceğinden şikayetçi olan Necla Hanım büyük oğlundan aldığı onayla iki oğlu için iki kız kardeş aradığını yakınlarına haber salar. Çok geçmeden aranan iyi aile kızları bulunur ve Necla Hanım vakit kaybetmeden aile ile görüşüp onay verir. Sırada Fazıl Azmi ile konuşup onu bu evliliğe ikna etmek kalmıştır. Bunun için de iki gözyaşı dökmek yeterli olmuş ve Fazıl Azmi bu evliliğe mecburen onay vermek zorunda kalmıştır. İçinde hala Sabiha’ya olan aşkı taze dururken yaka paça evlendirildiğinden genç kıza bahsetmemiştir. Bir kaç hafta genç ve güzel karısıyla gönül eğlendiren Fazıl Azmi, Sabiha ile mektuplaşmaya devam etmiş, bir yandan da eğlence mekanlarına gitmekten geri kalmamıştır.
Çok geçmeden Sabiha evlilik haberini alır ve sevgilisine yazdığı mektupta bu durumdan bahseder. Fazıl Azmi bu evliliğin annesinin ısrarları karşısında zorlama ile olduğunu, Sabiha’nın arkadaşlığının kalbinde çok özel bir yerde olduğunu yazar. Bunun üzerine Sabiha gönüllerin evlilik cüzdanları ile bağlı olmadığını söyleyerek bu evliliğin ilişkilerini değiştirmeyeceğini kabul etmiştir.
Kış bitip Fazıl Azmi ve ailesi Boğaziçi’ne geri dönünce yine belli günler buluşmalar devam eder. Bir gün Sabiha Fazıl Azmi’ye ailesinin ona uygun bir izdivaç buldukları haberini verir fakat genç adam Sabiha’nın beklediği tepkiyi vermemiş ve genç kızı hayal kırıklığına uğratmıştır. Bunun üzerine Sabiha kendisi için bulunan doktor ile evlenmiştir. Sabiha belki bu evliliğin onun içini kavuran aşkından uzak tutacağını düşünür fakat artık münasebetlerini fiziksel olarak daha ileriye taşımışlardır. Artık buluşmaları gizli saklı gittikleri evlerde olmaktadır.
Sabiha’nın evliliğinin üçüncü ayında kocasının tayini Diyarbakır’a çıkar ve Sabiha artık daha özgürdür. İstediği her an kendini Fazıl Azmi’nin kollarına atar. Etrafta onları izleyen kem gözlere aldırmazlar fakat artık Sabiha’nın adı yalı çapkınına çıkmıştır. Tez zamanda doktor olan kocasına haber gider ve duyduklarını daha fazla kaldıramayan doktorun bir gün intihar ettiği haberi gelir.
Yaşadıkları yüzünden vicdan azabı duyan yalı çapkını artık evden sadece Fazıl Azmi ile buluşmak için çıkmaktadır. Ailesi büyük endişe duyar ve kızlarını yeniden evlendirmenin hem dedikoduların önüne geçeceğini hem de onun daha iyi hissetmesi için en doğru karar olduğunu düşünürler. Sabiha’ya eskiden beri sevdalı olan Bahriyeli genç bir adam hemen durumu fırsat bilip kıza talip olur. Gösterişsiz sade bir nikahla Sabiha ve bahriyeli genç evlenirler.
Ikinci mutsuz evlilikten sonra iyice içine kapanan, bütün neşesini kaybeden genç kadın tek huzur bulduğu yer olan Fazıl Azmi’yle görüşmelerini sürdürür. Kıskanç kocası sürekli Sabihayı takiptedir ve bir gün ikisini yan yana görür. Deliye dönen genç adam Fazıl Azmi’ye saldırır ve Sabiha oradan hızla kaçar. Kıskanç koca bu davanın namus davası olduğunu ikisinden de şikayetçi olduğunu söyler ve böylece Sabiha’nın bütün gururunu inciten dava başlar. Mahkemeden kaçmak için çare arayan Sabiha’ya zorla getirme kararı çıkar ve mahkeme günü gelip çatar. Gözler salonda yalı çapkınını arar fakat hakimin önüne bırakılan kağıtta Sabiha’nın dün gece sebepsiz bir şekilde öldüğü yazmaktadır. Haberi alan Fazıl Azmi büyük bir acıyla yere yığılır.