Venedik’li genç denizci Giaorgio Veniero Majestelerinin sekreterinin kendisine verdiği görev üzerine hayatında ilk kez bu kadar yakınına geldiği manastırın duvarlarına tırmandı. Duvarın hemen arkasında onu bekleyen kızdan habersiz olan denizci yıllarca gemiciliğinin kendisine kazandırdığı tecrübe ile duvarı kolaylıkla aşıp manastırın bahçesine indi. Kendisine tarif edilen ağacın gövdesinde, bahçedeki diğerlerinden saklanan genç mesajı iletmek için yine kendisine tarif edilen kızı beklemeye başladı.
Daha önce asla görmediği bu genç kızı, değil yaşlı rahibelerin arasında, binlerce kızın arasında görse yine tanıyabilirdi. Bahçenin en uzak köşesindeyken varlığını hissettiren kız, yanındaki rahibe halasından kurtulup adamın onu beklediği ağaca doğru yürümeye başladı. Pırıl pırıl salınan sapsarı saçları, ince vücudunu taşıyan uzun bacakları, istekleri karşısında hiç kimsenin duramayacağı o gözleri ile genç denizciye doğru yürümeye başladı. Yaşının küçüklüğüne rağmen konuşurken dudaklarını büzüşü, yeni yeni olgunlaşan göğüslerini haberi yokmuş gibi göstermeye çalışması, erkekle oyun oynar gibi konuşması ne kadar fettan bir kız olacağının işaretleri idi.
Denizcinin getirdiği mesaj kız için olumsuz bir cevabın habercisiydi. Babasına inat kendi kısmetini, kendi gücünü seçmenin peşinde olan kız majestenin yeğeni ile evlenme isteğinin reddini öğrenince çılgına döndü. Birde üzerine Korfu Adası Valisi olan babası, kızını adanın bir köylüsü ile evlendirmek amacı ile bu gemicinin önderliğinde adaya çağırıyordu. İşte bu bütün gücün merkezinde olmak isteyen, ihtiras ateşi ile yanan, güce âşık olan Sofia Baffo başta kendisi olmak üzere neredeyse tüm dünyanın kaderini etkileyecek olan yolculuğuna böyle başladı.
Genç denizci Veniero’nun, henüz 14 yaşında olan Vali kızı Sofia Baffo’ya olan aşkı da aynı dakikalarda başlamıştı.
Bin bir güçlükle gemiye bindirilen Sofia ilk önce gemi personellerinin düzenlerini alt üst etti. Türk düşmanı korsanların gemiyi arama amacıyla çıkış yapmaları üzerine gemide saklanan tüm Türkleri ifşa ederek onların ölümlerine neden olurken, genç gemicinin hayattaki tek akrabası olan amcasının da ölümüne neden oldu. Veniero gemisi son yolculuğu olan sular altına gömülürken Türk kadırgalarının hakimiyeti altına girdiler.
Türk arkadaşı Hüseyin sayesinde gemideki esir hayatından kurtulan Veniero kıza hissettiklerini arkadaşına anlattı. Günler sonra Osmanlı topraklarına gelmeden önceki son durakta genç denizciye, kızla beraber gemiden ayrılma fırsatı tanınmasına rağmen o, bir Venedikli asil gibi davranıp kıza bu şekilde sahip olmaktansa gönül rızası ile beraber olmak istediğini söyleyerek teklifi reddetti.
İstanbul’a gelindiğinde Sofia köle pazarına satıldı. Bir gece onu kurtarmak uğruna tehlikeye atılan Veniero yakalandı ve Pera’da çığlıklar içinde hadım edilerek köle olarak satıldı.
Nurbanu Sultan tarafından oğlu Murat için satın alınan Sofia iki sene boyunca haremde eğitim görerek saray adetlerini ve Türkçeyi öğrendi. Alkolik olan, devlet işleri ile alakasız olan şehzade, Müslümanlığa geçip Safiye adını alan bu kıza ilk görüşte âşık oldu. Yıllarca içinde beklettiği güce ulaşma isteği ile yanan Safiye kilise öğretilerini bir kenara atarak önce hayran olduğu Valide Sultan’dan öğrendiklerini, sonrada kendi şehvetini harmanlayarak genç şehzade Murat’ı avucunun içine almaya başladı.
Bir gece haremde ortaya çıkan genç gemici, artık bir hadım olarak Sokullu Paşa’nın kölesiydi ve onun müstakbel eşi olan İsmihan Sultan’a yardımcı olmak amacıyla buraya gönderilmişti. Gelişi olay olan Venedikli genç denizci Veniero artık Abdullah adı ile harem dünyasına katıldı. Safiye Sultan’ın entrikaları arasında bu kez saray duvarları içerisinde yerini aldı. Nurbanu Sultan’ın kendi elleri ile yarattığı ama daha sonra pişman olduğu, kendisi gibi Venedikli küçük kız büyük bir hırsla büyümeye devam etti…
Ann Chamberlin’in, 3 seri halinde yazdığı bu kitap serinin ilki olarak önce Sofia’nın Venedik’ten İstanbul’a gelişini konu alıyor. Yanında getirdiklerini de felakete sürükleyen bu güç delisi kız henüz şehzade Murat’ın gözdesi iken kitap sona eriyor. Son sayfalarda Nurbanu Sultan’ı yeterince kızdıran Safiye’nin ilerideki entrikalarını merak edip hızlıca son 2 kitabı da okumak istiyorsunuz. Yazarın dili gayet sade ve anlaşılır. Olaylar gerçek isimlere dayandırılarak çok güzel bir şekilde kurgulanmış. Dönemin Venedik ve İstanbul’u güzel betimlemeler ile anlatılmış. Safiye’ye bakınca şöyle demek isteyeceksiniz; işte Hürrem Sultan’ın gelini Nurbanu Sultan ve onun gelini Safiye Sultan… Elleri ile kendilerini kopyalayıp yaratan ve tarihe yön veren kadınlar…
Yazan: Betül PALACI
Safiye Sultan Soruları ve Cevapları
Safiye Sultan kimin eseri?
Ann Chamberlin
Safiye Sultan türü nedir?
Yabancı Romanlar, Tarihi
Safiye Sultan kaç sayfa?
366
Safiye Sultan Yorumları
serinin ilk kitabı çok sıkıcı daha sonraki kitaplarda açılıyor ilk kitabı pek tavsiye etmem ama ilki olmadan diğerlerinin de anlamı olmuyor çok saçma bir mantık ile yazmışlar
08-01-2018 01:47
evet kitap daha çok başlarda venedik konulu olmuş. henüz diğer serileri okuma fırsatım olmadı maalesef.