Amerikalı yazar Lois Sepahban, Rüzgâra Bırakılan Dilekler adlı kitabında Amerikalı bir Japon olan küçük Manami’nin hüzünlü hikâyesini anlatıyor. 10 yaşına kadar ailesiyle Bainbridge Adasında mutlu bir hayat süren Manami, 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya’nın Amerikan limanı Pearl Harbor’ı bombalaması nedeniyle ailesi ve adadaki tüm Japon komşularıyla Manzanar Toplama Kampına götürülüyor. Yolculuk sırasında çok sevdiği köpeği Yujiin’den ayrılmak ve doğup büyüdüğü adadan tamamen farklı bir yer olan hapishaneye benzer bir çölde yaşamak zorunda kaldığı için de konuşma yetisini kaybediyor. Hikâye genel olarak epey hüzünlü olsa da yazar, her fırsatta daima umudun var olduğuna vurgu yaparak bu hüznün okuru boğmasını önlüyor.
İlk kez 2016 yılında İngilizce olarak yayımlanan kitabın özgün adı Paper Wishes. “Kağıttan Dilekler” manasındaki bu isim, Manami’nin köpeği Yujiin’in onları bulması için hazırladığı resimli dilek kâğıtlarından geliyor. Kitabın isminin Türkçe baskısında “Rüzgâra Bırakılan Dilekler” şekline dönüştürülmesi ise Manami’nin hazırladığı resimli dilek kâğıtlarını, tel örgüleri aşıp Yujiin’e ulaşması için rüzgâra bırakmasından kaynaklanıyor. Ezel Dağlar Ergüden tarafından Türkçeye çevrilen kitap, Betül Akzambaklar’ın hazırladığı kapak resmi ve vinyetlerle Beyaz Balina Yayınları tarafından 2017 yılında basılıyor. 9 yaş ve üzeri okurlar için uygun olan kitap, çocukların yanı sıra yetişkinlere de hitap etmeyi başarıyor.
223 sayfadan oluşan kitapta toplam 13 bölüm bulunuyor. Hikâye, aylara göre adlandırılan ve mart ayı ile başlayıp aralık ayı ile sona eren ilk 10 bölümde yer alıyor. Son üç bölüm ise sırasıyla “Yazarın Notu”, “Kaynaklar” ve “Teşekkür” adlı ek metinleri içeriyor. Yazarın Notu bölümünde yazar, bu hikâyenin ilham kaynağı olan tarihi bilgilerden kısaca bahsediyor. Böylece hikâyede geçmeyen ancak 2. Dünya Savaşının sona ermesiyle ortaya çıkan önemli gelişmeler hakkında da okurlara bilgi veriyor. Manami’nin hikâyesiyle tarih boyunca pek çok milletin başka pek çok millete uyguladığı ve uygulamaya devam ettiği zulümlerden birine ışık tutarken aile sevgisi, arkadaşlık, yardımlaşma ve cesaret gibi çok çeşitli konularda birbirinden güzel mesajlar da veriyor. Ayrıca kitap boyunca okurlarına Japon kültürü hakkında küçük detaylar sunuyor.
Rüzgâra Bırakılan Dilekler
Hikâye, mart ayında Manami ile dedesinin sahilde yürüyüp sohbet etmeleriyle başlıyor. Okul saatinden çok az bir zaman önce gerçekleştirdikleri bu sohbette düdük sesini duydukları savaş gemisinden ve askerlerden söz ediyorlar. Okul saati gelince Manami her zamanki gibi okuluna gidiyor. Okulda en yakın arkadaşı Kimmi’yle de askerler hakkında konuşuyor ve bazı olumsuzluklara rağmen her şeyin yolunda gittiğine inanmak istiyor. Ancak ders bitiminde öğretmenlerinin bugünün okuldaki son günleri olduğunu ve eşyalarını toplamaları gerektiğini söylemesiyle Manami’nin hayatında anormallikler başlıyor.
Eve dönünce aile fertlerinin de normalden farklı davrandığını gören Manami, birkaç gün içinde Bainbridge Adası’ndan ayrılacaklarını öğreniyor. Nihayet beklenen gün gelince Manami, aslında komşuları Papaz Rob’a bırakacakları köpekleri Yujiin’i paltosunun altına saklayarak gittikleri yere götürmeye çalışıyor. Ancak bir süre sonra askerler Yujiin’i fark ediyorlar ve Manami küçük dostundan ayrılmak zorunda kalıyor. Yujiin’den ayrılmak, Manami’yi derinden etkiliyor ve bu ayrılıktan sonra Manami bir daha konuşamıyor. Ailesi Manami’nin durumuna çok üzülüyor ancak ellerinden hiçbir şey gelmiyor. Yeni hayatlarına alışmak için çabalarlarken babası diğer babalar gibi hapishane köyün inşaatlarında çalışıyor, annesi de bir süre sonra kendi isteğiyle yemekhanede aşçılık yapıyor.
Genellikle dedesiyle vakit geçiren ve annesinin minik bahçesiyle ilgilenen Manami, Manzanar’a geldikten bir süre sonra okula başlıyor. Manami’nin okula başlayacağı sırada abisi Ron da Indiana'daki okulunu bırakıp onların yanına geliyor ve hapishane köyde öğretmenlik yapıyor. Abisinin gelişi ve öğretmeni Bayan Rosalie’nin ilgisi Manami’ye iyi gelse de küçük kız bir türlü yeniden konuşmayı başaramıyor. Ama öğretmeninin verdiği kâğıtlara resim yaparak kendini daha iyi hissetmeyi başarıyor. Ayrıca yaptığı resimlerin bazılarına dileklerini yazıyor ve Yujiin’e ulaşması için onları rüzgâra bırakıyor. Manami’nin dilek kâğıtlarını rüzgâra bırakmaya başlamasından bir süre sonra, farklı zamanlarda hapishane köye birkaç köpek geliyor. Ailesi bu köpeklerden birini sahiplenmesinin Manami’ye iyi geleceğini düşünse de Manami, Yujiin’den başka bir köpek istemiyor.
Bir süre sonra Manami’nin abisi Ron, kampta bazı olumsuzluklar yaşadığı için farklı bir kampa gitmek zorunda kalıyor. Manami de abisi Ron’un gidişinin ardından ortaya çıkan bir köpeği sahiplenmeyi kabul ediyor. Babasının Fok adını verdiği minik köpek, Manami’yi sevgisiyle iyileştirmeye başlıyor. Ancak asıl iyileşme, Manami ile ailesinin abisi Ron’un yanına gitmek üzere yaptıkları yolculuk sırasında gerçekleşiyor. Manzanar Toplama Kampına geldiğinden beri tek kelime konuşmayan Manami, askerlerin yeni köpeği Fok’u da elinden almak istemeleri üzerine aniden haykırıyor. Böylece hem minik dostundan ayrılmaktan kurtuluyor hem de sesine ve kelimelerine yeniden kavuşuyor.