23 Mayıs 2007’de Kerkük’teki Türk Deniz Piyade Tugayı, ABD ordusunun saldırısına uğrar. Türk askerinin karşısındaki güç hem sayıca hem kuvvetçe çok daha fazlaydı. Çok geçmeden ABD’de bu operasyonun toplantısı yapılmaya başlanmıştı. Metal Fırtına harekatının asıl hedefi İstanbul’du. Türk ordusunun elindeki bombaların sayısı ve kontrolü ABD’nin elindeydi, en büyük kozlarından biri de buydu. Türk askerine atabilecek bir adım bırakmıyorlardı. Ancak Deniz Piyade tugayı bütün gece çarpınmış ve direnmişti. Çok şehit verilmişti ancak bulundukları hattan ABD askerini çekmeyi başarmışlardı. Bu sırada Başbakan bir basın açıklaması yapar ve bu çatışmanın bir yanlış anlaşılmadan kaynaklı olduğunu düşünmek istediklerini söyler. İki taraftan da kayıp olduğunu ama bu bilgileri detaylandırabilmek için daha erken olduğunu da ekler.
Daha çocuk yaşta iken yetiştirilmiş ve Gri Tim üyesi olan Gökhan Birdağ, Fransa’da yaşamaktadır. Saldırıdan dört ay önce, kendisine verilen görevi yerine getiriyordu. Arman Bogosian’ı öldürür ve çantasında bir dosya bulur. Fakat arabasına bir bomba yerleştirilmiştir. Açığa çıktığını düşünür ve Türkiye’ye gitmek üzere yola koyulur. Bulduğu dosyanın içinde yazılanlar Gökhan’ı hayrete düşürmüştü. Amerikan hükümeti Türkiye’deki Bor, Toryum ve Uranyum madenlerinin işletim hakkını, 99 yıllığına Ornicron adlı Teksas’taki bir madencilik ve enerji şirketine satıyordu. Anlaşma 2007 Aralık ayından itibaren geçerliydi. ABD, Türkiye’deki madenleri istiyordu. Petrol stratejik bir madendi ama birçok ülkede zengin rezervler halinde bulunuyordu. Oysa Bor ve Toryum geleceğin gücüydü ve Türkiye bu açıdan çok önemli bir kaynağa sahipti. Bu dosya saldırıdan aylar önce ele geçirilse de kendi içimizdeki birtakım güçler tarafından ortaya çıkarılamamıştır.
Amerika’nın saldırıları hız kesmeden devam eder. Gökhan Birdağ ise Amerika’da sessizce beklemektedir. Saldırılar sona ermediği taktirde New York ve Washington’da bomba patlatacaktır. Bir diplomasi oyunu oynanıyordu. Türkiye’nin tek kurtuluşu ise varlığının diğerlerinin varlığı için önemli olduğunu kanıtlamaktı.
Babası, Körfez Savaşı sırasında Amerika’ya göç etmiş ve Amerikan vatandaşlığına geçmiş bir kürt; annesi de Türkmen asıllı olan pilot Yüzbaşı Huxley görevini gerçekleştirmek üzere uçağına koşuyordu. Yıllar sonra ülkesine geri dönmüştü. Ancak bir Amerikan savaş pilotu olarak… Profesyonel bir askerdi ve asla görevine ihanet edecek bir hareketi ya da düşünceyi aklına getirmezdi. Bu görevde hedef koordinatları henüz belli değildi. Koordinatlar belirmeye başladığında Ankara’ya doğru gittiğini anlamıştı ve çok geçmeden kesin koordinatlar gelmişti. Lazer ışınının doğrultulduğu ekranın tam ortasında, Rasattepe’nin ihtişamlı doruğunda, denizden dokuz yüz metre yüksekte Anıtkabir duruyordu. Civan’ın adeta dili tutulmuştu. Yapamadı ve sert bir dönüş manevrası yaptı. Akdeniz’e yöneldi. Karşısında USS George Bush Uçak Gemisi duruyordu. Civan olanca hızıyla uçak gemisinin kıç tarafındaki piste çarptı. Sekiz tonluk patlayıcılar uçağın deposundaki benzinle birleşip pistin üzerini cehenneme çevirmiş, pist üzerindeki uçakların bazıları denize saçılmış, çoğu ise patlamanın etkisi ile ağır hasar görmüştü. Amerika Birleşik Devletleri, tarihinde ilk kez modern bir uçak gemisi kaybı vermişti. Ancak ABD pes etmemiş ve Anıtkabir’i sivilleri de hedef alarak bombalamıştı.
Gökhan Birdağ televizyonda Anıtkabir’in bombalandığını görüp harekete geçer. Washington’da patlattığı bomba birçok önemli yeri yok eder. Savaş bütün acımasızlığıyla devam ederken Rusya, Çin, Almanya ve Fransa ile görüşmeler devam ediyordur. Putin, madenlerin işletileceği şirketten pay almak şartıyla yardım edebileceklerini söyler. New York’taki Birleşmiş Milletler binasında dört büyük ülkenin temsilcileri ABD temsilcileriyle gizli bir görüşme yaparlar. Rus temsilci, eğer geri çekilmezlerse dört ülkenin de ABD’ye saldıracağını söyler. Bunun üzerine ABD ordusu geri çekilir ve savaş sona erer.
Gökhan Birdağ, ABD’lilerin elinden bir Alman ajanın yardımıyla kurtulmuştur ancak yaralıdır. Hasta yatağında iken savaşın sona erdiğini öğrenir. Ardından da Ornicron’un ve Türkiye işgal planının arkasındaki isim olan Patrick Lynam’ı öğrenir. Bir hafta sonra Gökhan ülkesinin intikamını almak için Lynam’ı kaçırır ve onu acı dolu, yavaş ve ibretlik bir ölüme terk eder.
DEĞERLENDİRME:
Orkun Uçar ve Burak Turna’nın 2004 yılında birlikte kaleme aldıkları Metal Fırtına isimli kitap, politik kurgu türünde bir eser. Bu kitaptan sonra yazarlar yollarını ayırmış ve ikisi de Metal Fırtına serisi adı altında farklı kitaplar kaleme almışlar. Kurgu, fikir olarak oldukça heyecanlı ve başarılıydı. Yalnızca savaş cephesine değil, vatandaşın yaşam mücadelesine de detaylı bir şekilde değinilmişti. Bu bölümler her ne kadar acı verici olsa da anlatımı gerçekçi ve etkileyiciydi. Kitapta beni rahatsız eden tek şey gerçek siyasi karakterlerin kurguya dahil olmasıydı. Politik bir kurgu olması sebebiyle bu çok doğal bir seçim ancak okurken bazı bölümlerde bu durum kurgunun akış heyecanını değiştirdi benim için. Eğer bu türde kitaplardan keyif alıyorsanız Metal Fırtına akıcı dili ve kurgusuyla size keyifli bir okuma sunacaktır.
Metal Fırtına Soruları ve Cevapları
Metal Fırtına kimin eseri?
Orkun Uçar
Metal Fırtına türü nedir?
Yerli Romanlar, Gerilim
Metal Fırtına kaç sayfa?
304
Metal Fırtına Yorumları
bir zamanlar ne satmıştı bu kitap kaç sene olmuş zamanında okumuştum güzeldi
22-10-2021 00:26
ilk okuduğumda çok etkilenmiştim sonradan baya bozdular yazarlar da ayrıldı kendilerine göre yazmaya kalktılar falan yine de efsane bir kitap
27-07-2022 20:31
harika bir seriydi yazarları dağıldı konu dağıldı yazık oldu
30-04-2023 22:31
serisi harikaydı üni yıllarında okumuştum sonradan kayboldular güzel kurgular yapıyorlardı keşke devam etselerdi