Kumdan Salıncak’ın ilk bölümleri adeta ayrı ayrı iki hikayeyi anlatıyor. Kitabın ortalarına doğru bu hikayelerin ortak noktaları ortaya çıkıyor. Kitabın sonunda ise bu iki hikaye birleşiyor. On yedi bölümden oluşan kitap bir bölümde Serin’in bir bölümde Yaşın’ın başrolde olduğu olayları ele alıyor. Son bölümlerde ise iki çocuk bir araya geliyor ve bölümler arasındaki keskin çizgiler böylece ortadan kalkıyor.
İlgi çekici bir isme sahip olan kitap, okurlara en az ismi kadar ilgi çekici hikayeler sunuyor. Ama Yaşın ve Serin’in anne babaları arasında geçmişte yaşananlar gibi bazı klişeler, kitabı Yeşilçam filmlerine benzetiyor. Kitabın bu yönü sonlara doğru, geçmişin gün yüzüne çıkmasıyla belirginleşse de kitabın orijinalliğine gölge düşürüyor. Bu klişeler arasında zengin kız ile fakir oğlanın evlenememesi ve çeşitli sebepler yüzünden farklı kişilerle evlenen gençlerin birbirlerine düşman olmaları da bulunuyor. Bu gibi klişelerin yanı sıra kitapta işaret dili ve karakterlerin değişik isimleri gibi ilgi çekici ayrıntılar da yer alıyor. Kitapta “Samuk, Sayrun, Turaç” gibi az bilinen yahut bilinmeyen isimlerin anlamlarının verilmemesi ise olumsuz bir yön sayılamasa da meraklı okurlar için bir eksiklik oluyor.
On bir yaşındaki Serin, babası ve halasıyla yaşıyor. En yakın arkadaşı İpek’le aynı okula gidiyor. Bu iki arkadaş aynı sınıfta oldukları Yıldız Akçarlar’a sinir oluyor. Çünkü varlıklı bir ailenin kızı olan Yıldız babasının idealistliği yüzünden devlet okuluna gidiyor ve oradaki arkadaşlarını küçük görüyor.
Bir gün Yıldız’ın annesi Papatya Akçarlar okula gelip tüm sınıfı Yıldız’ın doğum gününe davet ediyor. Serin bu davete kesinlikle katılmak istemiyor. Ama onun aksine İpek bu davete katılmak ve pahalı bir hediye alarak Yıldız’ı şaşırtmak istiyor. Böylece iki arkadaş bu davete katılmak için elbise almaya gidiyorlar.. İpek, mağazada elbise denerken sınıflarının en yaramaz ve gıcık çocuğu Erdinç yanlarına geliyor. Yıldız’dan intikam almak için bir plan yaptığını ve yarın annesinin dükkanına gelirse planını kendisiyle paylaşacağını Serin’e söylüyor.
O gün Serin ve İpek yeni elbiselerini aldıktan sonra hediye almak konusunda tartışıyorlar. İpek kesinlikle pahalı bir hediye alacağını söylerken Serin bu fikri çok saçma buluyor. Böylece iki arkadaş farklı hediyeler almak için ayrılıyorlar. Serin çok sevdiği yazar Çınar Tanbay’ın “Ölü Küçük Kız” adlı kitabını alıp hediye paketi yaptırıyor. En yakın arkadaşıyla arasının bozulmasına sebep olduğu için de Yıldız’dan daha da nefret ediyor.
Ertesi gün Erdinç’in annesinin dükkanına giderek Erdinç’in planını öğreniyor. Bu plan yüzünden Yıldız’a kitap yerine Erdinç’in planının bir parçası olan kolyeyi hediye etmek zorunda kalıyor. Nihayet cumartesi günü gelince Erdinç’le birlikte Akçarlar’ın malikânesine gidiyorlar.
Serin bir ara Erdinç’in ortalıkta olmadığını fark edip onu bulmaya gidiyor. Ama bu sırada garip bir merakla Yıldız’ın odasına giriyor. Yıldız’ın odasını inceleyip kesinlikle yapmaması gereken bir şeyi yapıyor. Arkadaşlarının yanına dönecekken de eşiyle kavga eden Papatya Akçarlar’a yakalanıyor. Ayrıca anne babasının boşanacağını öğrenen Yıldız’ın üzüntüsüne de şahit oluyor. Bu sırada pastanın kesilme vakti gelince Serin bu durumdan kolayca kurtuluyor. Ama pasta kesildikten sonra hediye faslı başlıyor ve işler karışıyor.
Yıldız hediyeleri açınca İpek’in pahalı bir hediye yerine “Ölü Küçük Kız”ı aldığı ortaya çıkıyor. Erdinç’in hediyesi açılınca da bir uçak ortaya çıkıyor ve eğlence başlıyor. Çünkü bahçeye çıkmış olan Erdinç uzaktan kumanda ile önceden kurduğu uçağı kontrol ediyor. Böylece Serin’in getirdiği hediyeyi önceden açıp kolyeyi takan Papatya Akçarlar, kızının yerine Erdinç’in tuzağına düşüyor. Papatya Akçarlar, boynundaki kolye yüzünden uçak tarafından kovalanınca doğum günü kötü bir şekilde sona eriyor. Tabii bu olayın sorumluları olan Erdinç, Serin ve İpek paltolarını bile alamadan kaçıyorlar. Böylece uzun süredir küs olan Serin ve İpek barışıyorlar. Ayrıca Erdinç’i de aralarına alıyorlar.
Eve döndüğünde Yıldız’ın doğum gününde olanlar yüzünden ceza alacağını düşünen Serin, babasının Salkımsöğüt’e taşınma kararını öğrenerek büyük bir travma yaşıyor. Halasından, İpek’ten ve okulundan ayrılacak olmak Serin’i çok üzüyor. Ama elinden gelen bir şey olmadığı için babasıyla birlikte Salkımsöğüt’e taşınmak zorunda kalıyor. Serin için Salkımsöğüt’e taşınmak düşündüğünden daha büyük değişimlere sebep oluyor. Orada Yaşın’la tanışıyor ve annesine dair hemen hemen her şeyi öğreniyor.