Goro, üç yıllık kız arkadaşını arayıp ciddi bir konuşma yapmak için bir kafeye çağırır. Kız arkadaşı Fumiko, bu konuşmanın bir evlilik konuşması olmasını beklemiştir. Ancak Goro, çalışmak için Amerika'ya gideceğini söyler. Fumiko derin bir üzüntü içindedir. Bir hafta sonra aynı kafeye gider ve olanları orada çalışan garson kadına ve müşterilerden birine anlatır. Garsonun adı Kazu Tokita'dır. Adı Funiculi Funicula olan bu kafe insanları geçmişe götürdüğü efsanesiyle ünlenmiştir. Fumiko da geçmişe gitmek ve Goro'yla tekrar konuşmak ister. Ancak bu zaman yolculuğunun bazı kuralları vardır. Bu kurallardan en önemlisi geçmişe gittiğinde ne yaparsa yapsın şimdiki zamanın değişmeyecek olmasıdır. Bunu duyan Fumiko hayal kırıklığına uğrar, bu kuralın amaca aykırı olduğunu düşünür. Tek kural bu da değildir. Geçmişteyken kafeyi ziyaret etmiş biriyle buluşabilirsiniz. Zamanda geriye gitmeyi sağlayan tek bir sandalye vardır ve geçmişteyken bu sandalyeden kalkmak yasaktır. Ve en zor kurallardan biri de zaman sınırıdır. Önünüze konan kahve soğumadan içmeniz gerekir. Eğer kahve siz içmeden soğursa lanetlenir ve bir hayalet olursunuz. Daha önce lanetlenmiş beyaz elbiseli bir kadın bütün gün o sandalyede oturmaktadır. Günde yalnızca bir kez tuvalete gider. Ancak o, sandalyeden kalktığı sırada oraya oturabilirsiniz. Aksi halde kadını sandalyeden kalkmaya zorlarsanız kadın sizi de lanetler. Bunu bilmeyen Fumiko kadını sandalyeden kaldırmaya çabalarken lanetlenir. Kazu hayalet kadına tekrar kahve vererek Fumiko'nun lanetten kurtulmasını sağlar. Fumiko sabırla beklemeye başlar ve sonunda beyaz elbiseli kadın tuvalete gider. Beklediği an gelmiştir, sandalyeye oturur ve Kazu da kahvesini getirir. Fumiko o güne geri dönmüştür. Fakat söylemek istediklerini Goro'ya söyleyemez. Zaten söylese de hiçbir şey değişmeyecektir. O yüzden durumu kabullenir ve geleceğin geçmişten daha kıymetli olduğunu anlar.
Alzheimer hastası Fusagi bu kafede dergi okumaktadır. Maalesef ki hemşire eşi Kothake'yi unutmuştur. Fusagi'nin elinde uzun zaman önce yazılmış bir mektup vardır. Kazu'ya bu mektubu karısı için yazdığını ama hiçbir zaman veremediğini söyler. Ancak karısının adını hatırlayamıyordur. Eşi Kothake kafeye gelir ve Fusagi'yi her zamankinden farklı bir ruh halinde bulur. Fusagi eşini yine tanıyamaz ve kafeden ayrılır. Kazu ve Kei, Kothake'yi teselli ederler. Fusagi'nin ona bir türlü veremediği mektuptan bahsederler. Kothake de zaman yolculuğu yapmaya karar verir ve bu mektuba ulaşır. Mektupta Fusagi, en büyük korkusunun eşini unutmak olduğunu ve eğer bir gün onu unutursa bu durum hayatını zorlaştırdığı anda onu bırakmasını istediğini yazmıştır.
Kafeyi ziyaret eden müşterilerden biri de Hirai'dir. Aile otelini işletmeyi reddetmiş ve kendine bir bar açmıştır. Ailesi ile olan bağları tamamen kopmuştur. Fakat kardeşi Kumi bu bağları onarmak için sürekli Hirai'yi ziyaret eder. Ancak Hirai bu ziyaretlere karşılık vermez. Son ziyaretinin dönüşünde bir trafik kazası geçiren Kumi hayatını kaybeder. Hirai de bir zaman yolculuğu yaparak kardeşi Kumi'yi görmek ister. Bu buluşmada kardeşine bir söz verir ve ailesinin yanına döner.
Kei kalp hastasıdır ve riskli bir hamilelik yaşamaktadır. Zaman yolculuğu yapıp geleceğe giderek çocuğunu görmek ister. Geleceğe gider ancak kafede ne Kazu ne de Nagare vardır. On yıl sonraya gitmeyi hedeflemiştir ancak bir hata sonucu on beş yıl sonraya gitmiştir. Kafedeki çalışan ikisinin de Hokkaido'da olduğunu söyler. Ardından kafeye bir kız girer. Bu kız kafeye daha önce zaman yolculuğu yaparak gelen ve Kei'yle fotoğraf çektirmek isteyen kızdır. O zaman neden onu görmeye geldiğini anlayamamıştır. Ama şimdi bütün taşlar yerine oturur. O kız, Kei'nin kızıdır. Kei'nin onun için yapabildiği tek şey onu dünyaya getirmek olmuştur ve bu his onu derinden yaralar.
Değerlendirme:
Kahve Soğumadan Önce, bir tiyatro oyunu olarak yazılmış, oyunu izleyen bir editör tarafından çok beğenilince de bir roman haline getirilmiş. Kurgu fikri oldukça güzel ve ilgi çekici. Zamanda yolculuk yapma konusu birçok okuyucu için merak uyandırır. Ancak kurguda bazı kopukluklar olduğunu düşünüyorum. Zaman yolculuğunun kuralları ile ilgili bazı yüzeysel geçişler okuyucunun kafasında soru işaretleri oluşmasına sebep oluyor. Belki de bir tiyatro oyunu iken bu yüzeysellikler göze batmıyor olabilir. Yine de hikayelerin duygusal bağlamı oldukça başarılı. Eğer bir kitabın karakterlerinin iç dünyasını görebiliyor ve hissedebiliyorsam, o kitabı da karakterleri de unutamıyorum. Bu kitabı da, karakterleri de unutacağımı sanmıyorum. Özellikler Alzheimer hastası Fusagi, senin unutmak istemediklerin hatırına, seni asla unutamam... Dili ve hacmi sizi yormayacak bir kitap. Kahve eşliğinde okumanızı tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.