Öykü, Bengali topluluğunun yaşadığı ve kendi içinde Brahmanlar ve Hindular olarak toplumun ikiye bölündüğü Kalküta’da geçer. Binoy, yağmurlu bir günde evinin penceresinden dışarıyı seyrederken bir kazaya tanık olur ve hemen yardım için aşağı koşar. İndiğinde kazazede olarak adı Pareş Babu olan yaşlıca bir adam ve onun yanında telaşla dönen on yedi yaşlarındaki kızı görür. Onlara yardım etmek amacıyla evine çıkarır ve doktor çağırır. Doktorun ücretini adamın ve kızın ısrarlarına rağmen Binoy öder. Misafirlerini yolcu eden Binoy ’un aklından genç kız çıkmaz. Binoy genç kızdan çok etkilenmiştir. Bir süre sonra Binoy ‘un evine adı Satiş olan küçük bir erkek çocuğu doktor ücretini getirir. Küçük çocukla yakınlık kurmak isteyen Binoy onunla sohbet eder ve kızı uzaktan da olsa görmek umuduyla çocuğa evine kadar eşlik eder.
Binoy, olayın ardından asıl kahramanımız arkadaşı Gora’nın evine gider. Gora, geleneklerine bağlı, vatanını seven, lider özellikli ve toplumun huzurunu ve refahını Hinduizm’de gören bir gençtir. Gora ve Binoy, zaman zaman fikir ayrılıklarına düşse de birbirlerini çok sevmektedirler.
Anandamoyi, Gora’nın annesidir fakat küçük yaşta ailesini kaybetmiş olan Binoy onu annesi gibi sevmektedir. Gora ile aralarında geçen tartışmalardan dolayı onu kırdıklarını düşünüp üzülmektedir. Anandamoyi’nin ise daha büyük bir derdi vardır; oğlu Gora ve babası Krişnadayal arasındaki gerilimi önlemek için çırpınıp durmaktadır. Krişnadayal; kendini Hindu dinine vermiş, Sofu bir adamdır. Buna rağmen oğlunun bu dine kendini vermesi konusunda ısrarcı değildir. Bunun temelinde de aslında Gora’nın İrlandalı olması vardır. Gora, yıllar önce annesi babası ölünce onların yanına sığınmış ve Anandamoyi, ona sahip çıkıp büyütmüştür. Gora, gerçeği bilmemektedir. Anandamoyi, anlatmak konusunda ısrarcı olsa da Krişnadayal kasttaki yerinin sarsılacağından ve cezalandırma ihtimalinden korkup buna engel olmaktadır.
Binoy, teşekkür amaçlı Pareş Babu’nun evine davet edilir. Binoy, evin ortamından çok etkilenir. Kadınlar ve erkekler eşit, herkesin söz hakkı olduğu huzurlu bir ortam hâkimdir eve. Ev halkı kast sistemine, putlara yani kısacası katı Hindu geleneklerine karşıdır. Binoy oradayken beklenmedik bir misafir gelir. Gora, babası tarafından arkadaşı Pareş Babu’yu ziyaret etmesi için oraya yollanmıştır.
Yolda Gora, Binoy’u o aileye yakın olmakla suçlar. Binoy, Gora’yı kaybetmek istemez ve fikirler konusundaki kafa karışıklığından kurtulmak için ve Gora’nın ailesine dâhil olabilmek için Gora’nın yeğeni ile evlenmek istediğini söyler.
Binoy, tüm bunlar olurken kendini yeniden Pareş Babu’nun evinde bulmaya başlar. Pareş Babu’nun kızlarıyla çok iyi anlaşır ve beraber çok güzel zaman geçirirler. Binoy ve Lolita arasında bir aşk başlar. Gora da Pareş Babu’nun evine her geldiğinde fikirleriyle ev halkını etkilemektedir fakat en çok Suşarita Gora’nın fikirlerinden etkilenmektedir. Gorada Suşarita’dan çok etkilenmektedir. Gora bunun imkânsız olduğunu düşünür ve kendini dine adar. Uzaklaşmanın ona iyi geleceğini düşünüp insanlara yardım etmek amaçlı bir yolculuğa çıkar. Yolculuk sırasında yargıçla yaşadığı bir sorun nedeniyle hapse girer. Tüm bunlar olurken Lolita ve Binoy yargıcın evinde oynanacak piyese hazırlanmaktadırlar fakat haksızlıktan hiç haz etmeyen Lolita piyeste oynamaktan vazgeçer.
Lolita ve Binoy aralarındaki kast ve din engellerine rağmen aşklarına engel olamamış ve birbirlerini tüm farklılıklarıyla kabullenip, evlenmeye karar vermişlerdir. Anandamoyi ve Pareş Babu onlara destek olan tek kişilerdir. Tüm bunlar yaşanırken Gora, hapisten çıkarak eve döner ve olan biteni duyunca Binoy ile arası açılır. Suşarita ile de yakınlaşırlar fakat Gora bu durumdan oldukça çekinmektedir. Kendini tekrar dine yöneltir. Zaten kafası karışık olan Suşarita, ailesindeki tüm ısrarlara rağmen Hindu olmaya karar verir. Gora, kendini arınmaya hazırlamışken, öleceğini düşünen Krişnadayal; Gora ’ya tüm gerçekleri açıklar. Bugüne kadar inandığı, dayandığı ve uğrunda savaştığı her şeyin bir yanılgıdan ibaret olduğu düşüncesiyle sarsılan Gora’nın dayanacağı tek bir şey kalmıştır; artık ne kastı ne de dini olan Gora, sevdiği kız ile kavuşabilecektir.
Gora kitabı Hindistan’ın büyük düşünürü Rabındranath Tagore’a aittir. Tagore, kitabında Hindistan’ın dünü bugünü ve geleceği hakkında derin düşünce ve fikirlere yer vermiş bunun yanında da kitaba güzellik katan iki aşk hikâyesini işlemiştir. Kitapta sert geçen fikir çatışmalarına rağmen duygularını ve insani yönlerini kaybetmemiş bireyler arasındaki ilişki yansıtılıyor.
Kitap oldukça uzun bir kitap, yer yer felsefik konuşmalarda akıcılığını kaybetse de genel olarak insanı içine alan bir yapıya sahip. Kitabın bir diğer özelliği de Nobel Barış Ödülü almış, ilk batılı olmayan roman olmasıdır.
Gora kitabının bir diğer önemli özelliği de bize oldukça yabancı olan Hint kültürünü, yaşayış biçimini ve inançlarını içermesidir. Kitabı okurken hikâyenin ve derin felsefi düşüncenin yanında bir de Hint kültürünü tanımanın tadına varıyorsunuz.
İnsanın ufkunu açan fikirleri ve okurken tat veren öyküsü ile kesinlikle okunmayı hak etmektedir.
uzun zaman önce okumuştum oldukça etkileyici bir roman
17-11-2017 17:36
kitabın adını görünce cem yılmaz filmini kitap yapmış diye düşündüm meğerse farklıymış konusunu merak ettim şimdi
21-01-2019 15:43
gora kitap özeti için çok teşekkür ederim bulabileceğimi düşünmüyordum her yerde filmin özeti var burada gerçek gora kitap özeti yazmışsınız allah sizden razı olsun
05-02-2020 21:25
kitap özeti güzel olmuş bulabileceğimi sanmıyordum ama eklemişsiniz helal olsun