Wilhelm Reich, Kominist Parti ve Uluslar arası Psikoanalitik Cemiyetine katıldı. Dik başlı ve eleştirel yapısı yüzünden bu iki topluluktan da atıldı. ABD’ye göç ettikten sonra kozmik enerjiyi keşfetti ve ölümüne dek araştırmalarını sürdürdü. Yazar, küçük adam diye seslenirken şu anki insan zihniyetine göndermelerde bulunuyor. “Küçük adama seslenişi ise bilimsel değil insanca bir belgedir. Yayınlanma amacıyla yazılmamıştır, Orgon Enstitüsünün arşivi için yazılmıştır. İnsanlara kendi gerçek deneyimlerinin farkına varmaları için ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yönetilmiş sarsıcı bir çağrıdır.
Kısa, akıcı, merak uyandıran ve çağımızın tüm karanlık taraflarına, özgürlük sandığımız, ilkelerimiz sandığımız, körü körüne inandığımız tüm değerlere şöyle bir saldırıveriyor yazarımız. Nedir küçük adam? : Kendi gerçeğinden kaçan, toplumsal değişmezlerin, diktatörlerin her zaman yanında duran, yalnızca cinsel arzusuyla hareket eden, çocuğunu ve çocuğunun sevincini içselleştirmeye, kendi çıkarlarını savunduğunu düşünerek aslında kendine en büyük zararı veren kişi olarak nitelendiriliyor küçük adamı.
“Senden korkuyorum.” diye sesleniyor yazar, küçük insana çünkü sen kendinden kaçtığın gibi hiçbir şeyden kaçmıyorsun diyor. Sen hastasın çok hasta, küçük adam. Bu senin suçun değil; ama hastalığından kurtulmak, kendi sorumluluğunda. Baskıyı sineye çekmeseydin, hatta çoğunlukla desteklemeseydin çoktan silkip atmış olurdun. Günlük yaşamda kendine bir damlacık saygın olsaydı, dünyanın hiçbir polisi sana baskı yapacak güce sahip olamazdı. Yaşamın sensiz bir saat bile devam edemeyeceğini bilseydin, bunu gerçekten bir bilseydin. Kurtarıcın sana bunu söyledi mi? Seni, “bütün ülkelerin proleterleri” diye adlandırdı, ama sana, senin, evet yalnızca senin, kendi yaşamından (vatanın şanından değil) sorumlu olduğunu söylemedi.
Kozmik enerjiyi bir tür insan doğasını duyumsama yöntemi olarak değerlendirmektedir. İnsanın “Tanrı” diye adlandırdığı şeyin var olduğunu kabul ediyor fakat insanın bildiğinden başka türlü olduğunu savunuyor. Uzayda kozmik enerji olarak, bedende sevgi olarak, dürüstlük olarak ve kendi içimizde ve dışımızda doğayı duyumsamak olarak var olduğunu ifade ediyor. Fakat içindeki en iyi şey için duyuyu yitirdiğini boğduğunu ve kimde görsen, katlediyorsun. Sen küçüksün ve de küçük kalmak istiyorsun, küçük adam. Dinlerle ilgili pek çok eleştiriyi de içeriyor eser. Özellikle İsa’nın evlilik dışı doğan bir çocuk olmasına rağmen Tanrı’nın oğlu olarak yücelttiğimizi fakat evlilik dışı doğan başka bir çocuğu toplumun dışına itmeye çalıştığımızı, annesini kutsallaştırmak şöyle dursun ahlaksız ilan ettiğimizi belirtiyor.
Kendi fikrimiz olmadığına da değiniyor, Willhelm Reich. Alçak insan olmaktan vazgeçmemizi ve kendimiz olmamızı istiyor. Okuduğumuz gazetenin, komşunun, tvde gördüğün kişilerin değil, kendi fikrin.
“Hayatta mutluluk dileniyoruz ama güvence senin için daha önemli hatta bunun bedeli, bütün yaşamın boyunca baş eğmek olsa bile” diyor Willhelm Reich. Bu söz öylesine etkiledi ki beni kendi yaşamımı değerlendirmeden duramadım. Hayatımız boyunca sırf o güvenlik çemberinden çıkmamak için nelere katlandık nelere boyun eğdik, mutlu olmaktan anladığımız sadece güvence edinmek. Oysa belki de çemberin dışında bekliyor bizi mutluluğumuz. Belki bizim için daha iyi daha güvenli diye dayatılan şeylere şöyle bir baksak sorgulasak bunun bizim için bir güvence ifade ettiğini ama hayattan beklediğimiz şeyin mutluluk olduğunu fark edeceğiz belki de. Mutluluğun tadına gerçekten hiç doyasıya bakmadığımız için de bu uğurda dik başlı olmaktan korkuyoruz, bilmiyoruz.
Pek çok eser gibi bu eser de kim olduğumuzu, nelerin peşinde olduğumuzu, nelere inanıp, neyin uğruna yaşadığımızı ve bizi gerçekten neyin mutlu ettiğini sorgulamamızı istiyor. İstiyor ki biz küçük insanlar tek bir hayatımız olduğunun ve bunu nasıl yaşayacağımızı en iyi bizim kavrayabileceğimizin farkına varmamızı istiyor.