Daha önce özetlediğim Ölmeye Yatmak romanı ile birlikte Bir Dinozorun Anıları romanı 1920 ve 30 yılların Türkiye'si hakkında ayrıntılı bir şekilde bilgi edinmemi sağladı. İnsanların masumiyeti, canla başla bir milletin var edilmesinin savaşıdır 20’li yıllar. Halk bir savaştan çıkmış yorgun ancak yeniden doğmaya hevesli, Atatürk’ün hayal ettiği, Çağdaş Türkiye Modeline yürekten bağlı, canla başla çalışıyor. Öğrenciler yurtdışında, eğitim programları ile okutuluyor. Okuma yazma bilmeyenin kalmaması için seferberlik ilan edilmiş. Latin harfleri artık yoğun bir şekilde dergi ve gazetelerde kullanılıyor. Bir millet düşünki; kılık kıyafetinden, yaşam biçimine, yönetim şekline kadar değişmiş. Bu kişilikli uygar yaşamı öylesine sevmiş. Bu romanları okurken ne oldu da bu hale geldik demekten kendimi alamıyorum…
Roman Hakkında
Mina URGAN Bir Dinozorun Anıları romanında hem kendi yaşadığı yılları hem de annesin Şefika'nın yaşamından alıntılar yaparak Osmanlı İmparatorluğunun son dönemleri ve savaş sonrası dönüşüm sürecini kronolojik bir sıralama ile gözler önüne seriyor. Bunu yaparken son derece akıcı ve samimi bir dil kullanmış. Bazı bölümlerde o kadar esprili ki okurken kahkahalarla güldüm.
Mina URGAN Hakkında
Ben çoğu zaman Türk Aydınını Olimposta yaşan Tanrılara benzetirim. Halka o kadar yüksekten bakarlar ki bulutların altı çoğu zaman görünmez olur unutulur. Anladım ki Mina URGAN onlardan biri değildi. Halktı. Gerçekti. İyi bir hocaydı. Aydındı. Kadındı. Siyasal düşüncesini saklamayan ve düşüncelerini açıkça ifade eden korkusuz aydınlarımızdan biriydi. Bu vesile ile saygı ve rahmetle anıyorum kendisini…
BİR DİZAZORUN ANILARI
-YAŞLILIK VE ÖLÜM
Mina URGAN İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümünden emekli olur. İkramiyesini almaya gittiğinde banka çalışanları arasında bir kargaşa çıkar. Bir hata olduğunu düşünen bankacılar yıllarca emek vermiş bir profesörün aldığı maaşta hata olduğunu düşünür. Mina Hanım bankacıların bu telaşının paranın çok olmasına bağlar. Yıllarca emek verdiğini bu parayı hak ettiğini söyler ancak işin gerçeği sonradan anlaşılır ki bankacıları paranın çokluğu değil azlığına şaşırtmıştır. Mina Hanım yine de üzülmez aldığı paraya, bu miktar onun için hiç yadsınamayacak bir miktardadır. Biraz yurt dışında vakit geçirir. Dostları ile eğlenir bu parayla.
Soyadını Alması
18 yaşını geçtiğinde soy ismini almaya hak kazanmıştı. URGAN soyadını almasını ise Necip Fazıl KISAKÜREK önerir. Anlamı İP olan urganı, solculuğundan ötürü nasıl olsa asılacağın için seçmen uygundur der, Necip Fazıl. Necip Fazıl KISAKÜREK Mina Hanımların evlerinden çıkmayan bir aile dostudur.30’lu yılların Necip Fazlılı ile 40 yılların Necip Fazılı arasında dağlar kadar fark vardır.40’lı yıllarda şair tam bir sofuya dönüşmüş ve eski dostları ile bir alakası kalmamıştır.
Mina Urganın annesi Şefika hiç okula gitmemesine rağmen Batlı eğitim almıştı. Fransızcası kusursuzdu. Aristokrat bir aile tarafından yetiştirilmişti. Avrupa kültürünü görmesi değerlendirmesi için Viyana’ya gönderilmişti. Ailenin birçok varlığı zamanla, lüzumsuz harcamalardan dolayı tükenmişti. Şefika Hanım antika ve mobilyalara çok para harcıyor, sık sık evin dekorasyonunu değiştiriyordu. Servetin tükenmesi bu nedenle çok zaman almamıştı. Mina URGAN ailenin servetinin tükenmesini memnuniyetle karşılayarak.”O servet tükenmeseydi. Ben ben olmazdım” diyor. Şefika Hanımın eşinin ölümü ve parasızlık ikinci evliliği zorunlu kıldı ve Falih Rıfkı ATAY ile evlendi. Mina URGAN Falih Rıfkı’yı çok sever baba bilir. Bu evlilik sona esrede Falih Rıfkı her zaman babası olarak kalacaktı.
-ÇOCUKLUK
Mina URGAN 1916 yılında Aristokrat bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Babası Adalar şairi olarak bilinen Tahsin NAHİT’TİR. Babasını henüz üç yaşında yitiren Mina Hanım yaşamı boyunca annesi Şefika Hanım ile birlikte yaşar. Üvey babası Falih RIFKI sayesinde babasızlık hissi duymaz. Üvey kardeşini ise çok sever. Çocukluk anılarından en çarpıcısı 11 yaşındayken bir düğünde gördüğü Mustafa Kemal olur. Mustafa Kemal ile dans eden Mina URGAN ATATÜRK’ÜN bu ülkeye kattıklarını her zaman minnetle anacaktır.
-GENÇLİK
Fransız Filolojisine kayıt olan Mine URGAN bu bölümde ki arkadaşlarından, Küllük kahvesindeki Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay RIFAT ile anılarından bahseder.
1939 yılında 2.dünya savaşı başladığında Fransa’da Doktora yapmaktadır. Savaşın başlamasından ötürü burusu kesilir ve İstanbul’a dönmek zorunda kalır.
-GENÇLİĞİMDE TANIDIĞIM BAZI KİŞİLER
1940 yılında İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı bölümünde asistan olur. İsmet paşa döneminde bu bölüme bölüm başkanı olarak Halide EDİP ADIVAR getirilir. Bu yıllar Mina URGAN için sorunlu yıllardır. Halide Edip ADIVAR İngiliz edebiyatı hakkında çok fazla bilgi sahibi değildir ve bazı konularda çatışmaları söz konusu olur.
Büyük Adada dedesinin yalısında kalırken bazı şairler ile arkadaşlık kurar. Ahmet AHŞİM bunlardan biridir. Karakter ve yazar olarak hayranlık duyduğu Ahmet HAŞİM DEN edebi birikim olarak çok faydalanır. Yahya KEMAL’DEN ise tam tersi hiç hoşlanmayan yazar, gerek kişilik gerekse yazım olarak kendisini sürekli tekrar eden ve kısır bir yazar olarak tanımlamaktan çekinmez. Gurursuz ve asalak biri olarak nitelendirir.
Behice BORAN ile olan anılarından ise; hasretle bahseden Mina URGAN en değerli dostu ve düşünce arkadaşı olan Behice BORAN’IN görevinden azledildikten sonra eyleme itildiğinden bahseder.
Aziz NESİN ile olan anılarında ise; kendisini Türk aydınının onuru olarak nitelendirir. Aziz NESİN’İN korkusuzluğundan, açık yürekliliğinden hayranlıkla bahseder.
-SİYASAL
Yazar burada SOL kimliğinden açık yüreklilikle bahsederken aslında kendisinin siyasal olara komünist düşünceye çok fazla faydalı olmadığından dem vurur. Fakat SOL düşüncesi nedeni ile hapiste yatan arkadaşlarını sık sık ziyaret eder. Hatta oğlu Mustafa’nın doğumu da bir ceza evinde başlamıştır. Yaşamı boyunca yürüyüşlere katılmış. Bir dönemde açlık grevinde bulunmuştur.
27 Mayıs 1960'da görevinden azledilmesinden sonra çeviri yaparak geçinmeye çalışan yazar, zor zamanlar yaşamasına rağmen, ailesinin ve arkadaşlarının desteği ile çeviriler yaparak para kazanır.
12 Mart 71 ve 12 Eylül 80 dönemlerinden bahsederek gençlerin nasıl kıyıma uğradıklarını, aydınların yaşadıkları haksızlıkları, uğradıkları iftiraları ve işkenceleri anlatır.
SON SÖZ
"Bu dinazorun anlatmak istediği başka şeyler de var. Ömrü vefa ederse, fazla uzun yaşamanın ayıbına katlanabilirse, bakarsınız onları da yazar günün birinde.
Yani bu son söz gerçekten bir son söz değildir beklide..."
Diyerek romana son verir.
Bir Dinozorun Anıları Soruları ve Cevapları
bir dinozorun anılarının yazarı kimdir?
Bir Dinozorun Anıları yazarı Mina Urgan'dır.
Bir Dinozorun Anıları Yorumları
çok güzel bir kitap çok faydalı bilgiler var
25-05-2017 17:22
sıkıcı bir kitap sandım ama oldukça güzeldi
11-06-2017 22:09
aslında biyografi gibi bir kitap çok güzel anılar var kitap için seçtiği bir dinozorun anıları da ilginç bir isim kendi ile böyle barışık ve tiye alabilen birini görmek güzel bazı anıları çok güzel okumaya değer anlayana güzel dersler ve bilgiler içeren bir kitap
09-12-2019 16:55
bir anı kitabının özeti nasıl çıkartılır anlamıyorum öğrenmen ödev verdi içinde bir çok bölüm var hepsinin tek tek özetinimi yazacağız yani buradakini yazsak oluyor mu yazıp iyi not alan var mı
07-04-2022 15:28
meraklısına çok güzel bir eser hayat dersi gibi çok beğendim