Az Seçilen Yol

Kitabın Yazarı:Scott Peck Kitap Türü:Psikoloji Yayınevi:Akaşa Yayın Yayınlandığı Yıl:2015 Sayfa Sayısı:328 ISBN:9789756793961 Kitap Puanı:8.5 / 10 | Yorum: 5

Fiyat Listesi / Satın Al

YazarOkur:bedava al KitapYurdu:158,19 TL D&R:220,00 TL e-kitap,pdf,epub: *

8.5
Güzel
Giriş Yap Üye Ol

Az Seçilen Yol - Scott Peck

Kitap Türü:Psikoloji Orjinal Adı:The Road Less TraveledÇeviren:Semra Ayanbaşı

Puan Tablosu

Az Seçilen Yol Özet

Scott Peck’ın Az Seçilen Yol kitabını seçmemin sebebi: Kendim hayat yolculuğunda kaybolduğumu hissediyorum çoğu zaman ve acılarla bazen başa çıkamadığımı. Bu yüzden bu kitabı kendime rehber almak istedim.

Scott Peck bir psikiyatrdır. Ve hastalarıyla olan klinik çalışmalarda gözlemleyip geliştirdiği fikirleri anlatıyor. Ruh ve zihni bir görüyor.

Ruhsal tekâmülün bir insan için en gerekli şey olduğunu söyler. Buda'nın öğrettiği "Dört Soylu Gerçek “ten birincisi: "Yaşam ıstırap çekmektir." Diyerek, yazar, yaşamın acı verici ve zor olduğunu belirtiyor. Ve asıl sorunumuzun, sorunlarla yüzleşme ve onları çözme sürecinin acı verici bir süreç olmasından dolayı sorunları görmezden gelip kaçmamızdır. Çünkü sorunlar, başarı ile başarısızlık arasındaki farkı belirleyen keskin kenarlardır. Benjamin Franklin’in, "Acı veren şeyler öğretir." sözünden yola çıkarak insanların sorunlarla bu hayatı öğrenecekleri anlamını çıkartıyor yazar. Ama çoğumuz acı çekerek öğrenmek yerine, onlardan kaçarız. Aslında gelişmeden kaçmış oluruz. Sorunlarımızla yüzleşebilmemiz için asıl gerekli olansa disiplin. Disiplin’in 4 aracı vardır: Hazzın ertelenmesi, Sorumluluğun kabullenilmesi, Kendini gerçeğe adamak, Dengeleme.

Hazzı erteleme, önce acıyla yüzleşip onu deneyimleyip aşarak hazzı arttıracak biçimde programlama sürecidir.

Sorumluluk: "Bu benim sorunum ve onu çözmek bana bağlı" dersek çözebiliriz. Yani sorunlarımızın sorumluluklarını almamız gerekir. Nevrozlar çok fazla sorumluluk üstlenirler yani bir sorun olduğunda kendilerini suçlarlar; karakter bozukluğu olanlar ise yeterince sorumluluk üstlenmezler yani bütün sorunlarda dış dünyayı ve başkalarını suçlarlar. Aslında kendi davranışlarımızın sorumluluklarından kaçar ve başka bireylere ya da varlıklara yüklemeye çalışırız. Ve bunu yaparak kendi özgürlüğümüzü başkalarının eline vermiş oluruz. Özgürlüğün getireceği acıdan kaçıyoruz aslen.

Kendini gerçeğe adamak: Kendimizi sürekli olarak gerçeğe adarsak ruhsal sağlığımız yerinde olur. Yani gerçekleri görüp kabullendikçe aslında yaşadıklarımızın doğal şeyler olduğunu ve herkesin başına gelebilecek şeyler olduğunu anlar ve böylece acılar bize zarar veremez duruma gelirler. Gerçeklerimizi sürekli güncel tutmalıyız ve meydan okunmaya açık hale gelmeliyiz. İnsanların yalan söylemelerinin nedeni de kendilerine meydan okunmasının getireceği acıdan kaçınmaktır. Haritalarına sürekli meydan okunmasından dolayı, açık insanlar sürekli gelişip tekâmül eden insanlardır.

Dengeleme: Disiplini, disipline etmek için gerekli disiplin tipi. Özgür olabilmek için sorumluluklarımızı üstlenmeli, ama bize ait olmayan sorumlulukları da reddedebilmeliyiz. Verimli olmak, bilgece yaşamak için, her gün günlük hazzı ertelemeli ve geleceği göz önünde bulundurmalıyız; ancak, mutlu yaşayabilmek için şimdiki anda yaşama ve içimizden geldiği gibi davranma kapasitesine de sahip olmalıyız. Dengeleme disiplininin özü "vazgeçmek"tir. Ve dengeleme bir disiplindir, çünkü bir şeyden vazgeçmek acı vericidir. Depresyon da böyle çıkar ortaya. Depresyon normal ve temelde sağlıklı bir fenomendir. Depresyon sadece bir şey vazgeçme sürecine müdahale ettiğinde ve böylece depresyon uzadığında ve çözüme ulaştırılmadığında anormal ve sağlıksız hâle gelir. İnsan ancak benliğinden vazgeçip yeni bilgiyi özümsemeye çalışmasıyla disipline ve mutlu olur. Ruhsal tekâmül için acı çekmek gerekir. Ve bu tekâmül sürecine girdiğinizdeyse daha acı verici dönemler başlar daha zorlu görevler. Peki bu kadar acı bir şeyse ruhsal tekâmülü neden isteyelim ki? Eğer bu soruyu soruyorsanız kendinize o zaman gerçek sevinç ve mutluluğu hiç tatmamışsınız demektir.

Scott Peck, disiplin için gerekli güdüyü ve enerjiyi sağlayan şeyin sevgi olduğunu belirtiyor. Çünkü sevgi sadece bir niyet değil aynı zamanda bir eylemdir. Yazar, aşkın sevgiyle bağlantısı olmadığını söyler. Aşkın daha çok cinsellikle bağlantısı vardır ve cinsellik sevgiyle alakalı bir şey değildir. Ama bir yandan da gerçek aşkın aslında gerçek sevgiye çok yakın olduğunu söyler. Gerçekten âşık olan biri âşık olduğu kişiyi bir birey olarak kabul eder ve onu gerçekten sevdiği için onun ruhsal tekâmülünü olumsuz yönde etkilemek yerine yardımcı olur. Sevdiği kişiyi yargılayıp küçümsemez ve başka biri haline getirmez. Ama çoğunlukla insanlar tabi ki böyle değildirler. Bağımlılığın sevgi olduğunu düşünenler vardır. Bağımlılık duygusu olan insanlar karşılarındaki insanların onlarla fazlaca ilgilenmelerini ve bunu hissetmek isterler ve bunu hissetmedikleri takdirde yeterli işlevleri yerine getiremezler. Bağımlılık zihinsel bir hastalıktır aslında. Yani kısaca sevgi, bağımlılık değildir, benlikten vazgeçmek değildir ve sadece bir his değildir. Sevgi, eylemdir, dikkat işidir yani dinlemek, anlamak. Sevginin içinde kaybetme riski vardır ve bu yüzden insanlar bir şeyleri kaybedip o acıyı yaşamamak için o şeye sahip olmayı da reddederler. Bağımsızlık riski vardır; büyümektir, büyüyüp kendi sorumluluklarını almak, özgürleşmek... Çünkü bunların da acı verici yanları vardır ve bunlardan kaçmak isteriz. Bağlılık riski vardır; evlenmek böyle bir şeydir mesela. Evlenerek birçok şeye bağlanırız ve kopamaz duruma geliriz. Bağlı olduğumuz, alıştığımız şeylerden uzaklaşmak aslında acı vericidir. Onlarında getirdiği farklı sorumlulukları üstlenmek zorunda kalırız. Sevgi bir disiplindir işte bu yüzden. İnsanın disipline olmasını sağlayan en güzel duygudur. Ve sevgi, ayrılıktır; farklılıklarımızı görmeliyiz sevdiklerimizle ve çok sevdiğimiz için kişiyi kendimizle bir görmemeliyiz, onun yerine kararlar vermemeliyiz onun yararına diye düşünerek. Veya kendi hissettiklerimizi onunda hissetmesini beklememeliyiz bu bencillik olur. Sevgi ile psikoterapinin de bağlantısı çok fazladır. Sevgiden yoksun kalan insanlar aslında psikoterapi almaya gelirler, buradan sevgi beklerler. Ve psikiyatrlarında yaptığı esasen budur; sevgi vermek, anlamak, dinlemek, yargılamamak, tuhaf karşılamamak ve bir disiplin oluşturmaya çalışmak. Psikoterapi ise sadece bir psikiyatrla değil, sevdiklerimizle, ailemizle hatta kendimizle bile yapabileceğimiz bir şeydir eğer bu disiplini oluşturabilirsek.

Tekâmül ve dinin bağlantısı büyüktür. Genelde mistik olaylar mantığa aykırı duran paradokslardır, fakat asıl gerçeklerde onlardır. Psikiyatrlar dini tamamen dışladıklarında ya da tamamen onu ele aldıklarında ya da görmezden geldiklerinde sorun ortaya çıkar. Evet, tamamen batıl inançlara, geleneklere emin olmadan inanmak yanlıştır. Tabi ki şüphe duymalı ve araştırmalıyız ve bu yolla gerçeğe ulaşmalıyız. Asıl konuda budur ya zaten; gerçeği, kesin gerçeği gördüğümüz ve kabullendiğimiz, kendimizi inandırdığımız zaman ruhsal tekâmül sürecine girmiş oluruz. Böylece zihinsel gelişimi sağlamış oluruz ve zihnen sağlıklı bireyler haline geliriz.

İnayet, mucizelerdir, anlam veremediğimiz, nasıl olduğunu anlamadığımız, mantığımıza uyduramadığımız şeylerdir. Psikiyatrların şaşırdıkları şey intihar eden hastaları değildir çünkü onlar yaşadıkları travmalara dayanamamışlardır; asıl şaşırdıkları intihar etmeyenlerdir, nasıl bu kadar dayanıklı ve sağlam çıkabildikleridir. Bunun mantıklı bir açıklaması yoktur işte. Farklı bir güç vardır. Direnç fiziksel hastalıklarda ortaya çıkar. Peki ya ruhsal hastalıklardaki bu direnç nasıl oluşur? Bilimin ve tıbbın buna hâlâ cevabı yoktur. Başımıza gelen bazı olayları da bir araya getirdiğimizde fark ederiz aslında hepsi tesadüf olamaz.

Bilinçaltımızda olan şeyler genelde uyanıkken zihnimizden geçen düşüncelerdir. Ve bu düşünceleri yabana atmamalıyız, dikkate almalıyız. Çünkü o düşüncelerimizde geçen şeyler asıl kilit noktalarımızdır çoğu zaman. Ayrıca fiziksel olarak evrim geçiriyoruz sürekli, ama istemediğimiz sürece zihinsel evrim sağlanmıyor. Bu zihinsel evrim ve gelişme için gerekli olan şey bilinçaltımızı fark etmek. İşte bu tekâmüldür. Tekâmül için ise gerekli şey aslında eylemlerimiz. Asıl sorunsa tembellik. Tembellik yüzünden acılardan kaçarız, yüzleşmeyiz, kolay yoldan çıkış ararız. İşte disiplin için tembellikten kurtulmalıyız. Yoksa ruhsal tekâmülü hiçbir zaman yaşayamaz ve gelişemeyiz. Tekâmül edebilmek için tembelliğimizin farkına varmamız gerekir. Ve inayete direnmemeliyiz. Tekâmüle ulaşabilmek için çaba harcamalıyız, Hz. İsa’nın, "Birçok kişi çağırılır, ama çok azı seçilir" sözü burada geçerlidir işte. İnanmalıyız, kendi tekâmülümüzü gerçekleştirmek için emek harcamalıyız, disipline olmalıyız. Tanrı'nın inayetiyle bizi yönlendirdiğine inanmalı ve her şeyin daha çabuk olacağını bilmeliyiz.

Az Seçilen Yol kitabını okurken çok etkilendim. Birçok kısımda kendimi gördüm. Bazı kötü özelliklerimi fark ettim ve düzeltmem gerektiğini gördüm. Birçok insanın bu kitapta kendini bulacağına ve yanlışlarını göreceğine eminim. Kendine yardım etmeyi öğretiyor aslında bu kitap ve büyük bir güven veriyor insana. Disiplini kurabilir, çaba harcar ve gerçekten inanırsak kendi Ruhsal Tekâmülümüzü sağlayabiliriz. Psikoterapinin ne kadar gerekli olduğu da gözler önüne seriliyor eğer çok ileri boyutta kötü bir durum yoksa illa ki bir psikiyatrla olması şart değil çok sevdiğimiz bizi anlayabilen bir insanla da yapabileceğimizi hatta kendi kendimizle bunu halledebileceğimizi gösteriyor. Kendimize ve çocuklarımıza acı çekmenin gerekliliğini ve değerini, sorunlarla doğrudan yüzleşmenin ve içerdikleri acıyı deneyimlemenin gerekliliğini öğretmemiz gerektiğini anlatan ve bunu gerçekten inanarak yaparsak başarabileceğimizi iliklerimize kadar hissettiriyor bu kitap. Birçok hastasının hayatından ve kendi hayatından kesitler sunarak hem çok zenginleştirilmiş hem daha samimi olmuş hem de daha anlaşılır kılınmış tüm anlatılmak istenenler.

Yazan: Ezgi Sürmeli

Az Seçilen Yol Soruları ve Cevapları

Az Seçilen Yol kimin eseri?

Scott Peck

Az Seçilen Yol türü nedir?

Psikoloji

Az Seçilen Yol kaç sayfa?

328

Az Seçilen Yol Yorumları

hiç beğenmedim.🐼gerçekten hiç hoşuma gitmedi.🍁önermem.!❌size iyi okumalar.✨

maNga • 23-02-2019 12:36

çok güzel bir kitaptı oldukça faydalı okunması gerek

20-05-2019 20:40

bu kitap hakkında kötü yorum yapmak imkansız bence. hayata karsı bilmemiz gereken ince ayrıntılarla dolu.

10-07-2019 18:29

yorumlara bakıyordum ama fazla yorum yok editör beğenmiş güzel de bir analiz yazmış alıp okuyacağım umarım hayal kırıklığına uğramam sizin yüzünüzden

29-05-2022 21:13

pdf yok mu param yok satın alamam

06-04-2023 18:16