Ne istemediğini bilen ama ne istediğini bir türlü kestiremeyen, yalnız bir adam, Hasan, Saf, duygusal, ürkek, kimliğini Hasan'la bütünleyerek var olan, Yakup. Hasan'ı anlayan, seven, onun sığınağı olan bir fahişe, Meryem...

Aşkını unutmak, iç sıkıntısını denizlere akıtmak isteyen Hasan, güzel sanatlar eğitimini yarıda bırakarak gemilerde çalışmaya başlamıştır. Arkadaşı ve sırdaşı kamarot Yakup'la birlikte kaçak kürk işine bulaşırlar... "Zula"da kürklerle İstanbul'a demirleyip sahile çıktıklarında onları bekleyen, umduklarının aksine bol para değil, macera dolu günlerdir...

Nefes kesen bir film tadında, jilet gibi keskin ve gerçek bir ilk roman...