En azından şunu bil ki bu dünyada seni seven bir adam var.
Seni her zaman seven ve bu ona zarar verse de hep sevecek olan bir adam...
1960. Jennifer Stirling zengin kocasının servetiyle lüks bir hayat yaşamaktadır. İstediği her şeye sahip olduğunu zannetse de bir gün ondan her şeyi arkasında bırakıp kendisiyle gelmesini isteyen bir adama âşık olur. Hayatında ilk defa tutkuyu hisseden Jenniferın önünde iki seçenek vardır: Ailesine ihanet etmek ya da aşkının peşinden gitmek...
2003. Gazetecilik kariyerinde zirveye yükselmek isteyen Ellie Haworth ünlü ve karizmatik bir yazarla ilişki yaşamaktadır. Aslında çok mutlu olması gerekirken sevdiği adamın başka bir kadına ait olması Ellienin hayatını ve tercihlerini gözden geçirmesine yol açar. Bundan böyle ya eksik bir sevgiye razı gelecek ya da kendini korkusuzca gerçek aşkın kollarına bırakacaktır...
Bir gün Ellie, gazete binasının tozlu arşivinde 1960lardan kalma aşk mektuplarına rastladığında iki kadının hayatı beklenmedik bir biçimde kesişir. Acı bir aşk hikâyesinin eksik parçaları bir araya gelirken Jennifer ve Ellienin hayatı geçmiş, gelecek ve günümüzle tekrar şekillenir.
"Size aşk cümleleri yazdıracak bir roman..."
-Glamour-
"Modern ancak tüm zamanları aşan bir kitap. Ölümsüz bir aşka sımsıkı tutunanların hikâyesi..."
-Leila Meacham-
"Tutku denizinde yüzmek istiyorsanız Sevgilimden Son Mektup kendinize vereceğiniz en güzel hediye olacak."
-Sunday Herald-