Esir Şehir Üçlemesi'nin ikinci cildi 'Esir Şehrin
Mahpusu'nda, Kâmil Bey hapistedir; kendisiyle, ailesiyle
ve ait olduğu Osmanlı aristokrasisiyle derin bir
hesaplaşmaya girişir. Çürümüş, işbirlikçi aileler,
Anadolu'da gitgide güçlenen Kuvayı Milliye direnişi ve
hapiste, korkunç bir dram içinde, yapayalnız, kendisini
Kurtuluş Mücadelesi'yle yeniden yaratmaya karar veren
Kâmil Bey...
"Romancının, romanını yazacağı toplumu, o toplumun
insanlarını 'tarihsel gelişimi içerisinde inceleyip,
meydana vuracağı özelliklerden, bugünün ve geleceğin
zorluklarının çarelerine sağlam dayanaklar bulmak'
zorunda olduğunu; bunun için hazır kaynaklar yoksa, bu
roman dışı incelemelerin de romancı tarafından yapılması
gerektiğini, bunsuz bir roman yazılamayacağını, romancı
olunamayacağını da ilk vurgulayan Kemal Tahir olmuştur."
-Mehmet H. Doğan-