Cemile yazara ilk büyük şöhreti kazandıran eseridir. “İşte şimdi burada, Villon’un, Hugo’nun, Baudelaire’nin Paris’inde, kralların ve devrimlerin Paris’inde, ressamların yüzyıllık Paris’i olmakla övünen her taşı ya bir tarihi, ya bir efsaneyi hatırlatan şu Paris’te Werther, Bérénice, Antoine ve Kleopatra, Manon Lescaut, Education Sentimentale, Dominique, hepsi birdenbire gözümden düşüverdi. Çünkü ben Cemile’yi okudum. Roméo Juliette, Paolo ve Francesca, Hernani ve Dona Sol, artık bunların hiçbiri gözümde değil, çünkü ben ikinci cihan savaşının üçüncü yılı yazında, 1943 yılının o Ağustos gecesinde Kurkureu vadisinde bir yerde Zahire arabaları ile giden Danyar ve Cemile’ye, bunların hikâyesini anlatan küçük Seyit’e rastladım.”
(Louis Aragon)
Bir çocuğun ağzından anlatılan Cemile, belki de Aytmatov'un en çok sevilen, en çok okunan kitabıdır diyebiliriz. Bu kitabındaki olağanüstü örgü, yazarın anlatım sanatının doruklarında gezinir. Bu nedenle Cemile'yi Fransızcaya çeviren Luis Aragon, yazdığı önsözde; "Dünyanın en güzel aşk hikayesi" demekten kendini alamıyor ve bunu halkı bir temelde söylüyor. Kocası asker olan Cemile'nin Daniyar'la çekip gitmesi, kolay kolay unutulur gibi değildir.