YOLLARDA
Bazen tenha bir istasyonda saatlerce tren, bazen güneşle beraber uyumuş bir küçük kasabanın otelinde uyku beklerim. Fazla bir yağmur, yahut kar fırtınası beni bir iki gün bir köye hapsederse, arayıp soranım bulunmaz. Gün olur ki bomboş bir ovanın ortasında otomobil bozulur; şoför yoldan geçen kamyonlardan pompa, tel, meşin ve lastik parçaları tedarik edip makine veya tekerleğini tamir edinceye kadar etrafta dolaşırım; yahut eski taşbasması Muhammediyelerdeki cennet bağı resimlerini andıran cılız bir ağacın altında otururum. Bu saatlerde vakit öldürmek için icat ettiğim çarelerden biri de elime geçen bir kağıt parçasına yollarda gördüğüm öteberiyi karmakarışık not etmektir.